18 Mayıs 2014 Pazar

Hekimhan Dağlarında 335 Gün İşçilerin Direnişi

ŞAHHÜSEYİNOĞLU KİTAPLARI: 2
Hekimhan Dağlarında 335 Gün İşçilerin Direnişi

Emekli olduktan sonra kireç ocağı ve maden ocaklarında işçi olarak çalışan Şahhüseyinoğlu, Malatya-Hekimhan ve Hasançelebi greviyle ilgili çalışmaları, halkın ve demokratik kitle örgütlerinin ve basının desteğini; siyasi iktidarın engel ve baskılarını belge ve canlı tanıkların anlatımıyla, Hekimhan Dağlarında 335 Gün İşçilerin Direnişi adıyla kitaplaştırır. Kitap, konuyla ilgili önemli ve derli toplu tek kaynak sayılır.

Mahmut Makal: “Emeğe Saygı”

İnsanlığın gerçek tarihi emeğin tarihidir. Emekçi ve onun emeği, toplum yaşamının ve gelişiminin temel öğesidir. Üretim eylemini oluşturan emek yaşamın kaynağıdır. Üretim güçlerinin canlı ve düşünen öğesi ise işçidir. Ama, işçinin emeğinin bir sömürü ve yıpranma aracı olma yerine bir mutluluk kaynağı haline dönüşmesi gerekir…
Kapitalistlerin ve emekçinin kişilikleri değişiktir. Üretim araçlarına sahip olamayan emekçinin, emeğinden başka dayanağı yoktur. Bunun bilincine varması, içinde bulunduğu koşulları anlaması, sömürüyle savaşımında gerçek insana özgü nitelikler kazandırır ona: örgütlenme inancı ve örgütçülük, disiplinlilik, yiğitlik, metinlik ve insanı baskı altına alan, aşağılayan bir şeyden nefret…
Günümüzde küresel bilinçlenme artarken, ilerici anlayış yayılmakta ve böylece uyanmanın toplumsal dayanağı genişlemektedir. Bu gelişim sürecinde işçilerin bilinci de artmakta, kapitalizmin oyunları konusunda yararlı deneyimler kazanmaktadırlar. Çalışan kesim, haklarını elde etme yolunda yürümekte, aslında doğal hakları olan ama tarihsel süreç içinde bilek ve kafa gücüyle elde ettiği grev, gösteri, parlamento kürsüsü, radyo, basın sayfaları, bildiri ve tartışmalı konferanslar gibi silahlardan yararlanmaktadır.
İşçi kesiminin ekonomik istekler uğraşısı, köklü toplumsal ve politik değişimler uğraşısına sıkı bağlarla bağlanmaktadır. İşçi kesiminin yürüttüğü hareketin dayanağı toplumsal temel de çağımızda gittikçe genişlemektedir. Köylü yığınları, esnaf, küçük tüccar, orta halli memur ve emekçi aydınlar da sömürüldüklerini anlamaya ve haklarını aramaya başlamışlardır. Çünkü çeşitli ülkelerdeki köylüler köylerini terk ederek yığınlar halinde koca kentlere akın etmekte ve işsizle ordusuna katılmaktadır. Yerlerinde kalan küçük mülk sahibi köylülerse, bin bir yoksulluğa katlanarak borç harç içinde parça buçuk tarlalarında tutunmaya çalışmaktadırlar. Bu durumda, çalışanların tabanı genişlemektedir. Bugün, işçi ve köylü örgütleri birçok ülkede omuz omuza çalışmaktadır. Görülüyor ki, işçi kesimiyle birlikte köylülerin, aydınların, küçük burjuvazinin çıkarları iç içedir. Hakların alınması ise, daha önce elde edilmiş yasal silahların kullanımıyla gerçekleşecektir.
Sözü Şahhüseyinoğlu’nun yapıtına getirmek istiyorum:
Bu yapıtta, Hekimhan’ın altı maden dolu dağlarında, Hasançelebi bölgesinde uygulanan ilginç bir grevin öyküsünü okuyacaksınız. Yapıtın yazarı, aynı zamanda sendikanın şube başkanıdır. Başlangıcından sonuna kadar tam 335 gün grevin sorumlu yürütücüsüdür. O yüzden, yazdıkları, işçi arkadaşları ve köylülerle birlikte yaptığı gerçeklerdir. Burada anlatılanlar, yukarıdan beri söylediklerimizi doğrulamakta, Türkiye işçi sınıfının tarihine dikilen bir anıtın öyküsü olmaktadır. Yapıt boyunca, örnek bir halk dayanışmasını heyecanla izleyecek ve “Bu halkla her şey yapılır ama onlara yaraşan yönetici gerekir” diyen yabancılara hak vereceksiniz. Bilinçlenmeye başlayan işçileri tanıyacaksınız. Bu bilinçlenmeye, bu dayanışmaya, halkın da anlayışına ve gücüne saygı duyma, onu destekleme, böyle bir halkla övünme konumunda olanlarınsa, oynadıkları küçük oyunlar içinde iyice küçüldüklerini göreceksiniz…
İnsanlığın ana ereği, kendi sorunlarına sahip çıkabilmektir. Kurtuluşun oradan geleceği bilinir. Bunun adı gerçek demokrasidir. Kapitalist çıkar çevrelerinin geciktirmeye, yozlaştırmaya çalıştıkları da işte bu demokrasidir. Kafasıyla gönlüyle insanlığın gelişmesinden yana olan çağdaş insanın gönlüne girecek, içini umutla dolduracak bir yapıtla karşı karşıyayız. Bu umutla halka güvenmenin, halkın verdiği güvenin umududur…
Yorulmaz savaşımcı Şahhüseyinoğlu’nun büyük bir emek ve çaba sonucunda oluşturduğu bu yapıt, emeğin, dolayısıyla işçi sınıfının tarihine büyük bir katkıdır. Kendisini kutlarken, bu yapıtı okuduktan sonra dilime dolanan rahmetli Celal Vardar’ın bir sekizliğiyle sonluyorum sözlerimi:

Ben halkım
Yarı aç yarı tokum
Yalanda talanda yokum
Bin yıllık yurdumda
Yalınayak, işsiz
Okulsuz çocuklarım
Ben halkım
Sevmiyorsanız korkun! 14




14 Mahmut Makal’ın 23 Mart 1992 tarihinde kitaba yazdığı önsöz.
S. ÖZEROL: Dirençli Eğitimci-Örgütçü ve Araştırmacı Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu, Ürün Yay. Ankara 2009, s. 115

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder