H. NEDİM ŞAHHÜSEYİNOĞLU’NA MEKTUP
Alaittin Bayazıt
Yarın ne olacağımız belli değil...
Nedim ağabeye gelmiş bir mektubu sizlerle paylaşmak istedim.
Kimsenin, emeğinin, hizmetin değerinin olmadığı bir dünyada
bize bu kadar yakın değerimize bizim söyleyemediğimizi, söylemekte cimri
davrandığımız şeyleri bir okuru yazmış Nedim Ağabeye. Ben de teşekkür ediyorum
Sayın Alaattin Beyazıt'a.
Demek ki "ben" yerine "biz" ve
başkalarının verdiği emeğe saygı duyanlarda var öylesi kişilerden çok uzak
kalmışız…
Emel Sungur, 17 Nisan 2014
“Yakın
Tarihimizde Kitlesel Katliamlar”, “Dünden Bugüne Düşünceye ve Basına Sansür”,
“Bozuk Düzende Yaşam”, “Özürlü Demokrasi” başlıklarını taşıyan kitaplarınızla
değerli “Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Eğitim ve Kültür Vakfı”’nızın ilk yayını
olduğu belirtilen “Hatayi Divanı”nı bıraktığınız emanetten aldım; bu değerli
armağanlarınız için çok teşekkürler sevgili hocam, sağ olun…
Yaşamınızdan
belirleyici nitelikteki kesitler sunduğunuz, yer yer Gogol, Çehov; yer yer Aziz
Nesin, Sabahattin Ali tadındaki “Bozuk Düzende Yaşamak” kitabınızı kesintisiz
okudum. Diğer üç kitabınızı “Başucu Kitapları”m arasına koydum, her fırsatta
okuyorum.”Hatayi Divanı’na (sayenizde) sahip olmak ayrıca sevindirdi beni.
Gerek
yaşam öykünüzden sunduğunuz kesitler gerek diğer çalışmalarınızdan okuduklarım
bana Sovyet devriminin ölümsüz isimlerinden Yakov Mihayloviç Sverdlov’un
kişiliğini ve mücadelesini anımsattı. Çağrışımdaki bağlantı şu; Lenin,
cenazesinde yaptığı konuşmasında (aklımda kaldığı kadarıyla) şöyle diyor:
“Büyük
bir dostu kaybettik. Ama daha acısı yeri doldurulamayacak bir örgütçü
yoldaşımızı kaybettik. Artık Sverdlov yoldaştan doğan boşluk için her biri onar
yoldaştan oluşacak en az on gruba ihtiyacımız olacak…”
İzninizle,
yaptığınız mücadeleler içinde sergilediklerinizle sizi, ona benzettim sevgili
hocam. Yoksa onu mu size benzetmeliydim?
Sosyal
olaylarda “monografik yöntem”, “bütün bir toplumu temsil edecek özelliklere
sahip bir toplumsal kesitin, tüm özelliklerini kavrayabilecek bir süre içinde,
yaşayarak gerçekleştirilen, gözlem etkinlikleridir” şeklinde tanımlanır.
Yaşantınızdan kesitlerle ilgili anlattıklarınız birer monografi raporu gibi.
Seçtiğiniz örnek olaylar yaşandıkları zaman dilimleri açısından tüm Türkiye’yi
özetleyecek nitelikte…
Kitaplarınızda
üslup tutarlılığı hâkim; bunu sağlamak için özel çaba sarf ettiğinizi
hissettiren bir paragrafa rastlamadım okuduklarım içerisinde. Tutarlılığın
nedeninin birikiminiz ve samimiyetiniz olduğunu düşünüyorum naçizane…
Anlatımınızda
dikkat çeken başka bir özellikte nesnelliğiniz. Olayların en ürküntü verici
yanlarında bile okuru soğukkanlı tutmayı başarıyorsunuz. Bunu yeri geldikçe
uzak nedenleri ve uzak hedefleri hatırlatarak/bildirerek başarıyorsunuz.
Anlatımınızın bir başka dikkate değer yanı da yeri geldiğinde -kendiniz de dâhil-
olay kişilerin psikolojileri ile ilgili yaptığınız, edebi boyutları olan, sıcak
çözümlemeler… Bu ve üslubunuzdaki benzer özellikler tüm kitaplarınıza roman
boyutu da kazandırıyor. (Naçizane.)
Sevgili
Nedim Hocam, kitaplarınızdan okuduklarım bana yakın tarihimizle ilgili
bilmediğim çok şey öğretti; çok şeyi hatırlamama neden olup unutkanlık
hapishanesinin kimi kapılarını açtı; çok şeyin de zamanında dikkatimden kaçmış
olduğunu fark ettirdi. Size içten teşekkürlerimi iletirim. İnanıyorum ki okuyan
ve okuyacak her insanımızda da bendeki duygu ve düşünceler oluşacak. Okumaya
başladığımdan beri kitaplarınızdan çevremdeki yakınlarıma söz ediyor, hararetle
tavsiye ediyorum. İsterdim ki bu kitapları dost, düşman herkes okusun.
Sevgi
ve saygılarımla…
14 Nisan 2014, Ankara
Mektubu yazan Sayın Alaittin Bayazıt ve ileten Sayın Emel Sungur'a teşekkürler...
Süleyman ÖZEROL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder