29 Kasım 2015 Pazar

H. Nedim Şahhüseyinoğlu Anması

2 TEMMUZ VAKFI'NDA H. NEDİM ŞAHHÜSEYİNOĞLU ANMASI

Süleyman ÖZEROL

28 Kasım 2015 Cumartesi günü Ankara’da Onur İş Hanında bulunan Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür Ve Eğitim Vakfında H. Nedim Şahhüseyinoğlu’nu anma toplantısı gerçekleştirildi. Vakıf ve vakfın Kadın Kolu tarafından Öğretmenler Günü çerçevesinde düzenlenen etkinlik, başkan Murtaza Demir’in konuşması ile başladı, daha sonra bulunanlar söz alarak H. Nedim Şahhüseyinoğlu hakkındaki görüş ve düşüncelerini dile getirip anılarını anlattılar. Şahhüseyinoğlu fotoğrafları ve kitap kapaklarından oluşan gösterim yapıldı. Program yiyecek ikramı ve söyleşilerle sona erdi.

Murtaza Demir 
(Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Başkanı)

Örneği az görülen dinozorlardan biriydi.

Herkes ondan etkilenmeliydi, ben ve arkadaşlarım onun devrimci deneyimlerinden çok etkilendik.
Tavsiyesi: demokratik kitle örgütleri, sendika ve vakıflar siyasetin aleti yapılmamalı, kendi işlerini yapmalılar. Siyaseti siyasetçilerin yapması gerekir. Demokratik kitle örgütleri kuruluş ilkelerine göre çalışmalıdır. Başka şeylerle uğraşırlarsa olumsuz sonuçlar doğar…
Doksanlardaki Barış Partisi deneyimi…
İnanç ile siyaseti karıştırmamak gerekir.
Bildiklerini mezara götürmek istemedi, bilge ve bilgi olarak bıraktı.
Aleviler tarihleri öğrensinler istiyordu.
“Asıl olan demokrasidir, önce demokrat olmalıyız” diyordu.
1993’te Ankara’ya geldi, süreçte aramızdan ayrılıncaya kadar birlikte çalıştık.
KEÇEV, EĞİT-DER, PSAKD ve Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür Ve Eğitim Vakfında etkinlikler gösterdi. Dernek ile siyaseti karıştırmayın dediği için de PSAKD’den ihraç edildi.
Fotoğraflarından ve kitap kapaklarından oluşan gösterim sunuldu.
H. Hüseyin Şahin(Kardeşi)
En büyüğümüz olarak hem babam, hem ağabeyim oldu. Akçadağ Köy Enstitüsüne ilk girenlerden idi, benim de orada okumamda, Ankara’da vakıf etkinliklerinde ve yayınlarında etkisi oldu.
İyi bir örgütçü idi…
Balıyan ve Kürecik kitapları başta olmak üzere çalışmalar yaptı.
“Beni dik gömün” derdi, sonra da “Aman, nasıl isterseniz öyle gönün derdi. Köyde adına bir anıt mezar yaptırıyoruz, 25 Nisan Pazartesine geldiğinden 24 Nisan 2016 günü ölüm yıldönümü anma programını köyde yapmayı düşünüyoruz, hepinizi bekleriz. 

Erdal Atıcı 
(KEÇEV Başkanı)

Yaptıklarının hiç boş olmadığını anlıyoruz.

Hepimizin öğretmeni gibi idi...
Yapın demiyor ama yaparak örnek oluyor, öğretiyordu.
Talip apaydın, H. Nedim Şahhüseyinoğlu, Mustafa Aydoğan; üçü de köy enstitülü idi, beni çok etkilediler.
Yer aldığı kurumlarda temizlik, düzen, çay yapma gibi işleri çok güzel bir biçimde yapardı.

Süleyman Özerol 
(Araştırmacı-Gazeteci)

Seksenli yılarda Şahhüseyinoğlu’nu uzaktan tanırdım, 1988 yılında “Yenilenen Köy Ballıkaya” çalışmam nedeni ile tanıştık, Celal Yalvaç ile de tanıştırdı.

Takım elbise giyer, temiz ve düzgün giyinir, hep tıraşlı olurdu.
Kendisi ile aynı okulu bitirdik, aynı konularda çalışmalar yaptık. 1993 yılında Malatya’dan Ankara’ya geldi, ben de 2001 yılında geldim. Gönüllü Kültür Adamları adlı bir dosyam vardı ve bu dosya kapsamında kendisi ile ilgili 32 sayfalık bir kitapçık hazırlayıp verdim. Bunu incelemiş ve bir gün de, “bunu genişletelim, kitap yapalım” dedi. Her türlü bilgi ve belgeyi getirdi, “Dirençli eğitimci Örgütçü ve Araştırmacı H. Nedim Şahhüseyinoğlu” adlı kitabı hazırladım.
Balıyan’dan başlayarak aramızdan ayrılana kadar 19 kitap yayınlamıştı. 25 Nisan 2014 günü aramızdan ayrıldı. H. Hüseyin Şahin ile birlikte anma kitabı hazırladık. 20 kitap yeniden basıldı ve 21 kitap bir kutu içinde yer alarak anma etkinliğine gelenlere dağıtıldı.
Saygıyla anıyorum…

Özer Demir 
(Vakıf Üyesi)

Hem babam, hem öğretmenim gibiydi…

Gülen gözlerini unutamıyorum.
Pir Sultan’ın köylüsü olmam nedeniyle sıkça Pir Sultan’dan söz ederdi, köylüsü olmamızı anımsatır, esprili konuşurdu.

Ömer Erdoğan 
(Avukat)

H. Nedim Şahhüseyinoğlu ve ailesini çok eski zamanlardan beri tanırım. Onarlın yayla davalarına baktım. O zaman çok gençtik. Ailesi ve yakınları ile tanıştım. Yaylaları ve sürüleri vardı.

O tarafın insanları hep okudular, yaylacılık da bitti zamanla.
Nedim bey örnek bir insan oldu.
Sevgi ve saygıyla anıyorum.

Emel Sungur 
(Vakıf Üyesi)

Abim, babam gibi idi. Kaybettiklerimin yerine koymuş onları onda bulmuştum.

Çok güzel anılarımız vardı.
Sosyalistti, sonradan Alevilik ile ilgilendi, öğrendi her şeyi. Alevi mücadelelerinde vardı. Haksızlığa da uğradı.
Bağışlayıcı bir yanı vardı.
“Uzağı ve tuzağı görün” (Fakir Baykurt) derdi.
Hem köylü hem kentli idi…
Örgütçülüğü vardı.
Yaptıklarını öğretmek için yaptığını anlıyorum.
Son etkinliğinde Keçiören Eğitim Sen’de Süleyman Hoca ile birlikte gitmiştik. Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür Ve Eğitim Vakfı, EĞİT-DER, EĞİTİM-SEN, KEÇEV ve PSAKD emek verdiği örgütlerdi.
Kimsenin evinde kalmazdı, neden biliyor musunuz? İşkenceden makatına cop soktuklarından dolayı tuvaletini tutamadığından… Çok zor koşullardan geçmişti…
Şahhüseyinoğlu gibilere ihtiyacımız var.

Hediye Akbulut 
(Vakıf Üyesi)

İlk gördüğümde yadırgamıştım. “Kitapları var, araştırmaları var” dediler. Sonra alıştım...

Etkinliklerde hiç durmaz, hazırlıklara katılır, bir şeyler yapardı.
Çok dinlerdi…
Hassas biriydi…

Nilgün Kafkaslı Şahin 
(H. Hüseyin Şahin’in Eşi)

Kadınlara çok değer veren biriydi.

Babam gibiydi…
Bu etkinlikte emeği geçenlere teşekkür ederim.

Vedat Tatar

(Karözülüler Derneği Başkanı)

Kitaplarını yeniden bastırdılar, okuyoruz, teşekkür ediyoruz…

Anıt mezar için ailesini kutlarım.

Ali Sürücü

(PSAKD Yön. Kur. Ü.)

Karaşar ile ilgili çalışmasından dolayı Bolu beyine karşı çıkan Türkmenleri öğrendik, Karaşar ve çevresinde asimile olmuş köyleri öğrendik. 

Program yiyecek ikramı ve söyleşilerle sona erdi.

2 Kasım 2015 Pazartesi

Sen Olsan Neler Derdin?

SEN OLSAN NELER DERDİN?
Unutmak bazen çok güç oluyor, belki de mümkün değil.
Mutlaka bir günde  bir dakika da olsa burnunun direği sızlıyor ve derinden iç çekiyorsun.
Üç gün önce telefonum çaldı uzaktan gelen bir ses, “Bacım nasılsın?" dedi. İlk anda tanıyamadım ama sonra tanıdım, nedim ağabeyin eniştesiydi köyden arayan. Dilinden dökülen güzel sözlerden sonra Nedim Ağabeyin bu yıl da aşurede katkısı olacağını bildirdi ve yollayacakları malzeme için adresimi istedi.

Nedim ağabey acılarımın, mutluluğumun, gözyaşlarımın ortağı, babam, büyüğüm, yol gösterenim zaten çok yalnız ve yorgun olduğum bu günlerde senin yokluğunla iyice zaman kavramım karıştı. Bir yarış halindeyim zamanla. Sen de sırtımı okşayıp alnımdan öpmüyorsun artık. Seni, sesini, nefesini, direncini öyle özledim ki, öyle ihtiyacım var ki sana. Ben dahi inanamıyorum bu enerjime belki isyanım, belki direnişim belki yıkılmama kararlılığım beni ayakta tutan. Ama sen çok iyi bir öğretmen idin benim için. Senden öğrendiğim dersler de beni ayakta tutup bu kirlenmiş kağıt para dünyasının karşısında güçlü kılan…
Seni asla unutmayacağım…

Bacın Emel Sungur
2 Kasım 2014, Ankara

17 Ekim 2015 Cumartesi

H. Nedim Şahhüseyinoğlu'nun Kaleminden 'Alevi Örgütlerinin Tarihsel Süreci'

H. Nedim Şahhüseyinoğlu'nun Kaleminden 'Alevi Örgütlerinin Tarihsel Süreci'


İsmail ENGİN

1949'da Akçadağ Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra, öğretmen olarak değişik yerleşim birimlerinde çalışan TÖDF, TÖS, TÖB-DER, DEV-MADEN-SEN gibi çeşitli kuruluşlarda ve 1990'lı yıllarla birlikte Alevi örgütlenmesi süreci içerisinde aktif olarak görev alan Şahhüseyınoğlu'nun hacimli eseri, "önsöz" dışında dokuz bölümden ibaret.

"Alevi Örgütlerinin Tarihsel Süreci" yazara göre, "özünden koparılmak istenilen "Anadolu Aleviliğine bağlı olarak oluşturulan Alevi örgütlülüğünün gelişim süreci ve karşılaştığı zorlukları gözler önüne sermek ve örgütler arasındaki ayrılıkları tartışmak amacıyla kaleme alınmış (s. 15-16).

Alevilerin örgütlenmesini Osmanlı’nın uygulamalarıyla ilintilendiren Şahhüseyınoğlu, buradan hareketle eserin ilk bölümünü "Osmanlı Döneminde Alevi Örgütlenmesi”ne (s. 17-39) ayırmış. Bu bölümde, Osmanlı’da "Alevi Direnişi ve Örgütlülüğü" irdelenirken, Şeyh Bedreddin, Şahkulu, Bozoklu Celal, Kalender Çelebi ayaklanmaları ve diğer ayaklanmalar ele alınıyor; Pir Sultan Abdal olayına yer veriliyor. Ve yazar, buradan hareketle, Alevi örgütlenmesinin iki yapısal karakterini içeren saptamalar yapıyor. Şahhüseyınoğlu'na göre, Alevi örgütlenmesinin öncülüğü, inanç liderlerinin elinde ve denetiminde. Onlar ortadan kalktıkça örgütlülük dağılmakta ve yok olmakta. Bu örgütlülük ("ayaklanma geleneğindeki unsurlar) içinden devlet tarafından satın alınabilen "işbirlikçiler" çıkmakta. (s. 36-39)

Eserin ikinci bölümünü "Cumhuriyet Donemi Örgütlenmenin Tarihsel Zemini" (s. 41-65) adlı kısım oluşturuyor. Bu kısımda Diyanet İşleri Başkanlığı, Cumhuriyet’in ilanıyla yeni devletin Sünni bir yapı alması sürecine ilişkin örnek olarak veriliyor. Bu bağlamda Alevilik-Bektaşilik araştırmaları üzerinde duruluyor; Alevilerin iç ve dış göçü işleniyor.

Eserin "parti örgütlenmesi" adını taşıyan üçüncü bölümünde (s. 67-101), tek parti döneminden başlayarak, DP döneminde Aleviler ve siyaset ilişkileri; BP, TBP'nın kuruluş ve gelişme süreçleri, 12 Eylül ve Demokratik Barış Harekâtı ile Barış Partisi denemeleri, sağ partilerle Aleviler arasındaki ilişkiler ve Alevi örgütlerinin bu süreci değerlendirmeleri konu ediniliyor.

"Sivil (Demokratik) Örgütlenme" başlığını taşıyan dördüncü bölüm, "Alevi Örgütlerinin Tarihsel Süreci”nin en hacimli bölümü olarak dikkat çakıyor (s. 103-248). Bu bölümde Alevi örgütlenmesi dergâh, vakıf, dernek örgütlenmesi olarak ayrılıyor; Hacı Bektaş, Abdal Musa, Karacaahmet vb. Dergâhlar etrafında kurulan örgütlenmelere değiniliyor; AKKAV, CEM VAKFI, ERVAK, Ehlibeyt vb. Vakıfların amaçları, sıyası görüşleri, Aleviliğe bakışları değerlendirilmeye çalışılıyor; ardından da konuyla ilgili dernekler ana hatlarıyla tanıtılıyor. Bu kısımda ağırlıklı olarak tanıtılan dernek pır sultan abdal derneği (s. 218-237).

"Yurtdışı Alevi Dernekleri" başlığını taşıyan beşinci bölümde (s.249-276) Almanya, Fransa, İngiltere, İsviçre, Avusturya, Hollanda, Danimarka, Avustralya’daki "Alevi örgütlenmeleri" gözden geçirilirken; ana hatlarıyla Almanya örneği ön planda yer alıyor.

Altıncı bölümde "Alevi-Bektaşi temsilciler meclisi" (ABTM) ile ilgili süreç (s. 277-357) ilgilisine sunulmaya çalışılıyor. Bu süreç içerisinde Alevi hareketindeki üst birlik arayışları, istekler, örgütlenme çabaları, abtm organları ve tüzüğü; siyaset ile ABTM ilişkisi ve ABTM'nın çalışmalarının durması betimleniyor.

"Alevi Örgütlerinin Ortak Etkinlikleri" adını alan yedinci bölümde (s. 359-412) örgütlerin Aleviler adına genel istemlerine ve bu istemlerini dile getirmek için yaptıkları girişimlere, mahkeme sonuçlarına; Alevileri ilgilendiren konulara ilişkin hazırladıkları raporlara dikkat çakılıyor.

"Alevi Örgütlerinin Devletten Pay İstemi" başlığıyla yer alan sekizinci bölümde (s. 413-437), konuyla ilgili tartışmalar özetleniyor.

Eserin Alevi örgütlerinin değerlendirildiği son bölümünde (s. 439-451) Alevi kimliğinin reddi, asimilasyon çabaları ve Alevi örgütlerini destekleme çabaları kapsamında devlet politikaları ele alınırken; "Şiilik Yanlıları", "Türk-İslam Yanlıları" ile "Anadolu Aleviliği Anlayışı" diye üçe ayırdığı Alevi anlayışları bağlamında "uzlaşmacılık" ve örgütler üzerine Nedim Şahhüseyınoğlu'nun görüşlerini bulmak mümkün.

"Alevi Örgütlerinin Tarihsel Süreci", "kaynakça"nın (s. 452-455) ardından yazarın kısa yaşam öyküsüyle (s. 456-457) sona arıyor.

Örgütlenme tarihinde aktif rol oynamış bir "Klasik Örgütü”nün kaleminden tarihin basit idrak edilişinin, dogmatik düşünüşün, sübjektif ve determinist yaklaşımın "muhalif ve ideolojik bakış açısıyla", "muhteşem" örneklerini varıyor olsa da temsil attığı görüşün olayları algılaması, değerlendirmesi, çıkmazları ve tepki koymasının gerekçelerini yansıtması veya gözler önüne sarması nedeniyle "Alevi Örgütlerinin Tarihsel Süreci" ilgilisi tarafından okunmayı bekliyor.

H. Nedim Şahhüseyinoğlu: Alevi Örgütlerinin Tarihsel Süreci. Ankara (Ayyıldız Yayınları: 71) 2001, 457 S., ISBN 975-8398-17-2

@kanalkultur | İnsan ve kültüre dair...
24 Temmuz 2013 Çarşamba

28 Nisan 2015 Salı

"Çocukluk Yıllarımın Baba figürüydü"

"Çocukluk Yıllarımın Eksik Kalan Baba Figürüydü"

Emel SUNGUR

Değerli konuklar, kıymetli hocalarım, bugünümüzü sağlayan büyük insanlar öğretmenler, örgüt temsilcisi canlar bizleri bir araya getiren hocam, babam ve ayni zamanda yoldaşım Nedim Şahhüseyinoğlu’na, bu toplantıyı bu mekânda gerçekleştirmemize ön ayak olan Pir Vakfı önceki dönem genel başkanı Mustafa Selmanpakoğlu’na ve İMO’ya teşekkür ederim.

   Şimdi kısa bir yaşam öyküsü ile yolculuğumu sizlerle paylaşacağım; bir yıl geçti 20 yılın neredeyse her gününü beraber geçirdiğim hocamdan ayrılalı.
Bizler dünyaya gözlerimizi açarken bu dünyaya yolcu olarak gelmişizdir ve ilk dünyaya geliş çığlıklarımız belki de ilk isyanımızın işaretidir, hatta çığlığımın uzun olması nedeni ile küçükken bana “senin isyankarlığın çığlığından belliydi” derlerdi. Yolcuyuzdur bu binlerce yolun içinde ama ilk tercih ettiğimiz yola aklımız erince çıkarız. Dünyaya gelmeden önce sizden dilinizi, teninizi, inancınızı, cinsiyetinizi sormazlar öylece doğarsınız belki bu özelliklerimiz ilerideki yıllarda sizlerin mağduriyetiniz olarak ortaya çıkar. Ama biraz dünyayı tanıdığımızda yollarımızı daha net görürüz işte benim ilk gördüğüm yollardan biri 6 Mayıs’tı ve ortaokul öğrencisi olarak ilk eylemim ilk boykotumdu. O gün meğer Nedim ağabeyle tanışmışız, o gün biz ve ikinci tanışıklığımız bir siyasi partinin ayrı illerde yönetim kurulu üyesiyken ortaya çıktı. Demek ki isyankârlar buluşmuştu ve parti yönetimi biri Anadolu’nun ortasında Ankara’da, biri de Malatya’da yönetimde olan ikimizi de görevden almıştı. Yani uslu değildik isyanımız vetoya neden olmuştu ama birbirimizden sadece gazete sayfalarında haberimiz oldu. Ve en son, en acı, en kalıcı kavuşmamız 2 Temmuz yangınından sonra oldu. Son ayrılık günümüz 25 Nisan’a kadar süregelen bir yolculuktu.
Biz Nedim ağabey ile Alevi Örgütlenmesi tarihinde gönül terazisinde bir denge olduk. Toplumun diğer mağdur kesimleri ile yürümeyi ilke edindik, bunu örgüte sunduk, ısrar ettik yalnızlaşma değil bütünleşmenin önünü açtık diye düşünüyorum. Tekrar 6 Mayıs’a geri dönersek benim için isyan, direnme ve kavga günümün başlangıç tarihiydi ve o günden bugüne 44 yıl bitti son 20 yılda Nedim ağabeyim beni eğiterek yoğurdu, hamlıklarımdan uzaklaşmama yardımcı oldu, gönülleri birlemeyi öğrendik. Ve çok gizli gizli ağladık, az da güldük. Çok oturup dertleştik, çok paramızı denkleştirdik.
Nedim ağabey bacılarını çok severdi, kadın komisyonu onun için hem bacı hem de örgütün direğiydi. Kan bağı ile bacı olan bacılarının yerini birazda bizler doldurmaya başlamıştık. Bilmem ve hatırlamam ki Nedim ağabey eylemimize katılmasın, çiçek getirmeden gelsin, bizle afiş taşımasın ve bizi yalnız bıraksın hiç olmadı böyle bir şey kızardı bizi yalnız bırakanlara çok özel anılarım vardı ama birini sadece onunla paylaşmıştım PSAKD Genel Merkez yöneticisi iken bir arabaya bindirilip gece geç saatlere kadar dolaştırılmış idim, yönetim kurulu toplantısından birlikte çıkmıştık ama bu ayrılınca olmuştu çok kızmıştı kendine beni yalnız bıraktığı için...
Sivas davasının ilk mahkemesinde yediğim dayağın çürüklerini sırtımı açıp gösterdiğimde gözyaşları ile tanışmıştım. Kitaplarından birini yazarken benden bir şiiri kitap kapağı için önermemi istemişti, ben de Nazım Hikmet’in “bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robson” şiirini önermiştim ama Nedim ağabey bu ya, inatçıya şiirdeki “Robson” adını” Robinson” yaptı ve bütün uyarılarıma rağmen asla değiştirmedi.
Bir sevimli anımız da son yıllarda panellerde geçiyordu zaten son günlerinden 5-6 gün önce Keçiören Eğitim- Sen paneline birlikte gitmiştik, birde unutamadığım Bilkent paneli vardı “Maraş Katliamı” ile ilgili gençler çağırmıştı birlikte gitmiştik o yıllar kulakları az duymaya başlamıştı, ben salonun orta yerinde durup adeta anında çeviri yapıyordum. Duymadığı için gençler soru soruyor Nedim ağabey “Emel ne soruyor” diyor ben soruyu anlatıyor Nedim ağabey yanıtını veriyordu. O panelde ikimizde çok yorulmuştuk.
Gezi eylemlerinin yorulmaz eylemcisiydi yine ayağını sürterek her gün her eylemde vardı, son yediği biber gazı gözlerini kan çanağına çevirmişti ama vazgeçer mi inat adam!
Ve Pir Sultan örgütlenmesinin ilk yılları şubelerin açılması… Tokat şube ilk şubelerimizdendi ve çok ilgi vardı ama bir de sorun vardı şubeye gençler gelince dernekten dedeler çıkıyor dernekten, dedeler gelince dernekten gençler çıkıyordu. Birlikte gittiğimiz çok kalabalık bir toplantıda gençlere döndü “adımlarınızı küçük atın” dedi, dedelere döndü “adımlarınızı biraz büyültün” dedi. Tokat şubemiz en güçlü şubemiz olarak yola devam etmektedir. Ayni gün bacılara seslenmişti beni anlatırken, “Emel bacı evine hırsız gibi giriyor, hırsız gibi çıkıyor” dedi hangi saat, hangi zaman olursa olsun önemli olan örgütte hizmettir diyerek anlatmaya devam etti, eşime saygı duyduğunu mutlaka ifade ederek...
En çok verdiği örneklerden biride Fakir Baykurt’un “uzağı ve tuzağı görmek” örneğiydi.
Yıllar geçti Nedim ağabeye dede diyen örgütte büyüyen çocuklar avukat, eczacı oldular.
Binlerce anı var anlatılacak, ancak sizin de çok vaktinizi aldım kısacası. Nedim ağabey sadece ağabeyim değildi çocukluk yıllarımın eksik kalan baba figürüydü, hocamdı, yoldaşımdı.
Nedim ağabeyin siyasi duruşu, yaptığı işleri, örgütteki emekleri elbette başkaları tarafından anlatılacaktır ancak benim gönlümün çok büyük bir bölümünü dolduran bu çınar ile olan duygu bağlarımı dilimin döndüğünce sizlerle paylaşmak istedim. Muhabbet her daim bizlerle olacak, yaşamımız bu muhabbetlerle şekillendi ve muhabbetlerde ki nefesler bizim nefesimize nefes katacak be nefeslerde Nedim ağabey hep olacak.
Devri daim olsun, sırladığımız toprak incitmesin, bu dünyada verdiği mücadele don değiştirdiği dünyada da devam etsin ve mücadelenin mutfağında, gözyaşında, emeğinde hep olup söz ve kararda olmayan bacılarının yanından hiç ayrılmasın…
Aşk ile...

25 Nisan 2015, Ankara

27 Nisan 2015 Pazartesi

H. Nedim Şahhüseyinoğlu ölümünü birinci yılında anıldı.

H. NEDİM ŞAHHÜSEYİNOĞLU 
ÖLÜMÜNÜ BİRİNCİ YILINDA ANILDI

25 Nisan 2014 günü aramızdan ayrılan H. Nedim Şahhüseyinoğlu, 25 Nisan 2015 günü Necatibey Caddesi No: 57 adresinde bulunan TMOB İnşaat Mühendisleri Odası Rüştü Özal Salonunda düzenlenen törenle ölümünü birinci yılında anıldı.
Program Şahhüseyinoğlu ailesi, hizmet verdiği demokratik toplum örgütleri 2 Temmuz Pir Sultan Abdal Eğitim ve Kültür Vakfı, Türkiye Devrimci Maden ve İşletme İşçileri Sendikası (DEV. MADEN SEN), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Köy Enstitüsü Çağdaş Eğitim Vakfı (KEÇEV), Eğitimciler Derneği (EĞİT-DER) ile birlikte düzenlenen anma töreninde Şahhüseyinoğlu ile ilgili konuşmalar, fotoğraf sunumu, halk müziği konseri gerçekleştirildi. Şahhüseyinoğlunu 19 yapıtı, hakkında yazılan kitap ve yeni basılan armağan anma kitaptan oluşan paket katılanlara armağan edildi.

Emel Sungur: Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Eğitim ve Kültür Vakfında yılarca birlikte 
 hizmet verdiği Emel Sungur açılış konuşmasını yaptı ve program sunumunu gerçekleştirdi. Sungur konuşmasında uzun zamandır örgütsel mücadelede birlikte hareket ettiklerini ve paylaştıkları çok sayıda anı olduğunu dile getirdi.


Şah Hüseyin Şahin: Ailesi adına kardeşi Şah Hüseyin Şahin konuştu. Şahin etkinlik ile ilgili olarak tüm emeği geçenlere teşekkür etti.

Süleyman Özerol: H. Nedim Şahhüseyinoğlu hakkındaki, “Dirençli Eğitimci Örgütçü ve Araştırmacı H. Nedim Şahhüseyinoğlu” adlı kitabın yazarı Süleyman Özerol açıklamalarla fotoğraf sunumu yaptı.

Programa gelen iletiler okundu.
 
Düzenleyiciler Adına Konuşmalar

Murtaza DEMİR: Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Murtaza Demir konuşmasında onun kavgacı yanını, bedel ödemeye hazır olunması gerektiğini belirttiğini dile getirerek, ona benzemeye çalıştım, onu çok sevdim” dedi. 


Tayfun Görgün: Türkiye Devrimci Maden ve İşletme İşçileri Sendikası (DEV. MADEN SEN) Başkanı Görgün, “İşçilere çaresiz olmadıklarını, çektiklerinin kader olmadığını, sömürünün sonradan ortaya çıktığını, bunun için tarihi okumaları gerektiğini söylerdi...” 

Önder Aydın: Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) başkanı adına konuşan Önder Aydın; onun konuşkan, tartışmacı bir yaşlı olarak değerlendi ve yararlandıklarını, çok şey öğrendiklerini belirtti. 

Erdal Atıcı: Köy Enstitüleri Çağdaş Eğitim Vakfı (KEÇEV) Başkanı Erdal Atıcı, “Bir insan ömrünü neye vermeli” türküsü ile benzetme kurdu. Yaşar Kemal’in, “O güzel insanlar atlarına binerek gittiler” cümlesine atıfla H. Nedim Şahhüseyinoğlu’nun anlatımlarından örnekler verdi. 

Mustafa Demir: Eğitimciler Derneği (EĞİT-DER) Başkanı Demir,Konuştuğu yerde dalga geçmeyi bilen biriydi. Anadili olmayan bir dil ile 19 yapıt verdi.  Demokratik örgütlenmeyi özümsemişti” gibi değerlendirmelerde bulundu. Şahhüseyinoğlunun kişiliğinde köy enstitülülerin önemini ve yerini dile getirdi. 



Abdullah Özkucur: Şahhüseyinoğlu Kuşağından sayabileceğimiz Abdullah Özkucur görüşlerini onun çok sayıda yapıt ortaya koymasını örnek vererek dile getirdi.

Bülent Şahhüseyinoğlu: 
Oğlu Bülent Şahhüseyinoğlu, bazı ilginç anılarını anlattı. Vasiyetini okudu… İşte özet: “Yakın, küllerimi köyümün dağına serpin, olmazsa; beni dik gömün…”

Dinleti (Üç Nefes)

Halk Ozanları Kültür Derneği Başkanı Kenan Şahbudak, dernek üyeleri Hüsnü İyidoğan ve Kamber Nar’dan oluşan Üç Nefes gurubu türkülerini söylediler.
Program konserden sonra ikramlarla sürdü. 

Şahhüseyinoğlu’nun 19 yapıtı, hakkında yazılan bir yapıt ve armağan kitabı ile birlikte 21 kitaptan oluşan armağan paketi katılımcılara sunuldu.



H. Nedim Şahhüseyinoğlu'nun Yapıtları

21. Kitap: Hasan Nedim
Şahhüseyinoğlu'na  Armağan


1. Anadolu Kültür Mozaiğinden Bir Kesit (Balıyan): Kendi Yayını, İstanbul 1991, 2. Baskı, Ürün Yayınları, Ankara 1996, 204 s.
2. Hekimhan Dağlarında 335 Gün/İşçilerin Direnişi: Başak Yayınları, Ankara 1992
3. Kürecik: Sanat Yapım Yayıncılık, Ankara 1993
4. Köylünün Güneşi: Prospero Yayınları, Ankara 1994
5. Onurlu Direniş-Çileli Yaşam: Prespero Yayınları, Ankara 1995
6. Anadolu Halk Kültüründe İnanç Motifleri: İtalik Yayınları, Ankara 2000
7. Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin Demokrasi, Laiklik ve Özgürlük Mücadelesi: PSAKD Yayınları, Ankara 1997; 2. Baskı: “Alevi Örgütlerinin Tarihsel Süreci” adıyla, Ayyıldız Yayınları İtalik Kitaplar: 23. Ankara 2001
8. Demokratik Kitle Örgütleri ve İşlevi: Kendi Yayını, Ankara 1997
9. Yakın Tarihimizde Kitlesel Katliamlar: İtalik Yayınları, Ankara 1999; 2. Baskı: Paragraf Yayınları, Ankara 2005
10. Alevi Örgütlerinin Tarihsel Süreci: İtalik Yayınları, Ankara 2001
11. Anadolu Halk Kültüründe Fıkra-Nükte ve Mizah: İtalik Yayınları, Ankara 2001
12. Hızır Paşalar: İtalik Yayınları, Ankara 2001
13. Tarihten Günümüze Karaşar: Kendi Yayını, Ankara 2003
14. Cumhuriyet Örnek Köyünün Kuruluş Öyküsü: Kendi Yayını, Ankara 2003
15. Akçadağ Köy Enstitüsü ve Şerif Tekben: Kendi Yayını, Karatepe Matbaası, Ankara 2005
16. Dünden Bugüne Düşünceye ve Basına Sansür: Paragraf Yayınları: 07, Araştırma-İnceleme Dizisi: 02, Ankara 2005
17. Bozuk Düzende Yaşam: Berfin Yayınları, İstanbul 2007
18. Özürlü Demokrasi: Berfin Yayınları, İstanbul 2011
19. Pir Sultan Abdal'ın Yurdu Banaz Köyü (Emel Sungur ile): Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Yay. Ankara 2012
Hakkında:
20. Süleyman ÖZEROL: Dirençli Eğitimci Örgütçü ve Araştırmacı Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu: Ürün Yay. Ankara 2009

26 Nisan 2015 Pazar

H. Nedim Şahhüseyinoğlu Cenazesinin Kaldırılışı

Şahhüseyinoğlu Anısına


H. Nedim ŞAHHÜSEYİNOĞLU Anısına Video 
(Serçeşme Cem Evi Önünden Cenazesinin Kaldırılışı)

toplumsal.web.tv/video/nedim-sahhuseyinoglu-anisina__nib9elpr43k
Çekim
Zafer GÖKCAN


23 Nisan 2015 Perşembe

Şahhüseyinoğlu Aramızdan Ayrılışının Birinci Yılında Anılacak

H. NEDİM ŞAHHÜSEYİNOĞLU ARAMIZDAN AYRILIŞININ BİRİNCİ YILINDA ANILIYOR

H. Nedim Şahhüseyinoğlu 25 Nisan 2024 günü Ankara'da aramızdan ayrıldı. Malatya Kültürü ile ilgili pek çok yapıt bırakan Şahhüseyinoğlu 25 Nisan 2015 günü aramızdan ayrılışının birinci yılında  anılacak.
Program Şahhüseyinoğlu ailesi ile 2 Temmuz Pir Sultan Abdal Eğitim ve Kültür Vakfı, Türkiye Devrimci Maden ve İşletme İşçileri Sendikası (DEV. MADEN SEN), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Köy Enstitüsü Çağdaş Eğitim Vakfı (KEÇEV), Eğitimciler Derneği (EĞİT-DER) tarafından düzenlendi. 
Gün:
25 Nisan 2015 Cumartesi
Saat: 
16.00
Yer:
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Rüştü Özal Salonu Necatibey Caddesi No: 57 
İletişim:
Salon: Tel: 0312 294 30 00 Fax: 0312 294 30 88
Ş. Hüseyin ŞAHİN: 0535 390 51 21

PROGRAM

Açılış Konuşması
Emel SUNGUR
Ailesi Adına Konuşma
Şah Hüseyin ŞAHİN
Slayt Gösterimi
Süleyman ÖZEROL

DÜZENLEYİCİLER ADINA KONUŞMALAR

2 Temmuz Pir Sultan Abdal Eğitim ve Kültür Vakfı
Murtaza DEMİR
Türkiye Devrimci Maden ve İşletme İşçileri Sendikası (DEV. MADEN SEN)
Tayfun GÖREGÜN
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD)
Müslüm ÖZCAN
Köy Enstitüsü Çağdaş Eğitim Vakfı (KEÇEV)
Erdal ATICI
Eğitimciler Derneği (EĞİT-DER) 
Mustafa DEMİR
Teşekkür Konuşması
Bülent Şahhüseyinoğlu
Dinleti
(Üç Nefes)
Kenan Şahbudak
Hüsnü İyidoğan
Kamber Nar
İkramlar

25 Şubat 2015 Çarşamba

H. Nedim Şahhüseyinoğlu 19. Kitabını Emel Sungur İle Birlikte Yayınladı

H. Nedim  Şahhüseyinoğlu 19. Kitabını Emel Sungur İle Birlikte Yayınladı

Süleyman ÖZEROL 

H. Nedim Şahhüseyinoğlu 19. kitabını Emel Sungur ile birlikte yayınladı. “Pir Sultan Abdal’ın Yurdu Banaz Köyü” adını taşıyan kitap Pir Sultan Abdal 2 Temmzu Kültür ve Eğitim Vakfı’nın 2. kitabı olarak Ocak 2012’de Ankara’da yayınlandı.
Kurulduğundan beri vaklıfta görev alan Sungur (Şimdi Başkan) ve Şahhüseyinoğlu’nun ortaklaşa hazırladıkları kitap 176 sayfa ve dört bölümden oluşuyor.
“Vakfımızın İkinci Kitabı” başlığı altında bir giriş yazısı var. Yazıda “birinci kitap”tan söz edilmemiş nedense, en azından kitabın kimliği verilebilirdi.
Emel Sungur ve H. Nedim Şahhüseyinoğlu’nun yaşamöykülerinin ardından kısaltmalar ve içindekiler yer almış. Dört bölüm halinde hazırlanan kitapta bakalım neler var?
I. Bölüm: “Pir Sultan Abdal’ın Mücadelesi”
Pir Sultan Abdal’ın yaşamı ve mücadeleri üzerinde durularak, Banaz köyü ile bağlantısı anlatılmış.
II. Bölüm: “Pir Sultan Abdal’ın Yurdu Banaz Köyü”
Kitabın ana bölümünü oluşturuyor bu bölüm. Banaz köyünün tanıtımı yer alıyor. Özellikle Alevi Bektaşi kültürüyle ilgili konular işlenmiş.
III. Bölüm: “Banaz Köyü’nün Demokratik Örgütlenmesi”
Banaz köyü ile özdeşleşen Pir Sultan Abdal adına kurulan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı’nın kuruluşu, örgütlenmesi, çalışmaları ve karşıkaştıkları sorunlar dile getirilmiş.
“Banaz’ın Siyasi Yapısı”, bu bölüm içinde deşerlendirilirken 1961-1977 yılları arasında yapılan 12 genel seçim ile ilgili sonuç bilgileri verilmiş.
IV. Bölüm: “Fotoğrafalr”
132-161. sayfalar arasında 30 adet renkli fotoğraf tam sayfa oalrak Banaz köyünden çeşitli görüntüler yer almış. Nedense bir “eski” görüntü (siyah-beyaz) yok!
Her bölüm sonunda kaynakça, bölümlerden sonra da genel kaynakça verilmiş.
“Banaz Halkının Haberleşme Rehberi” eklenmiş kitabın sonuna. Bu rehberde Banaz Köyünde, Ankara, İstanbul, Antalya, İzmir kentlerinde oturan Banaz köylülerinin ad, soyad, baba adı ve telefon numarası yer almış iletişim sağlanması için…


Kaynak: https://incedusunceler.wordpress.com/2012/01/22/1064/

5 Şubat 2015 Perşembe

Hasan Abi

Hasan GÜL
HASAN ABİ

Hasan GÜL
Emekli Öğretmen-İlköğretim Müfettişi

Hasan Abi ile köylerimiz birbirine 2 km. mesafededir. Aramızda yaş farkı da çoktur. Hasan Abi’nin öğretmen olduğu 1949 yılında ben ilkokul 3.sınıf öğrencisi idim. Ablası bizim köyde evli idi. Ablasına geliş gidişlerinde uzaktan görerek farklı giyiniş ve davranışları dikkatimi çekiyordu; ancak uzaktan ilgi ile izliyordum. Takip eden yıllarda ben de Akçadağ Köy Enstitüsüne öğrenci olarak girdim. Herhalde onun da ilgi alanına girmiştim ki ablasına gelişlerinde beni çağırır yanına alır konuşurduk.
Köylerimiz dağ eteğine sıralanmış Kırlangıç, Kilise (Onatlı), Mamazar (Doğangeçit), Budalauşağı (Işıklı), Zeydanlı (Oluklu) köyleri idi. Akçadağ Köy Enstitüsüne mesafeleri 3-6 kilometredir. Köy Enstitüsünün kuruluş yıllarında Kırlangıç köyünden Ali Kaya, Hüseyin Gökbulut, Kilise Köyünden Hasan Şahin (Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu), Budalauşağı Köyünden Hasan Kalaycı mezun olmuşlardı. Hasan Abi dışındakilerle ilişkilerim çok sonra oldu.
Hasan Abi ile abi kardeş ilişkimiz 1956 yılında kendisi Doğanşehir Suçatı Köyü ilkokuluna öğretmen olarak atandığı yılda başladı. Suçatı Köyü’nü oluşturan halk bizim köyden ayrılmadır; yani Mamazar Köyü halkından oluşmuştur. Halkının çoğu benim yakınlarımdır. Ayrıca bir ablam orada evli idi. Bu nedenle sık sık giderdim. O zaman Köy Enstitüleri kapanmış, ben Akçadağ Öğretmen Okulu öğrencisi sayılıyordum ve 5. sınıftaydım. Hasan Abi beni öğretmen görüyor, ilişkileri öyle kuruyor, ben de kendimi o havada görüyor gururlanıyordum. Suçatı’ya her gittiğimde mutlaka buluşuyor görüşüyorduk. Yatma dışında bütün zamanımız birlikte geçiyordu. O yıllarda benim gördüğüm en belirgin özelliği çok okumasıydı. Bir kitaplığı vardı. Belki benim Hasan Abi’den kaptığım özelliğim de okumaktı.Onun tavsiyesi ile o yıllardan itibaren yeni yıllarda belli gün ve haftalarda birbirimize kitap hediye ediyorduk.1957-1958 öğretim yılında öğretmen okulunu bitirdim.Arapgir ilçesinin bir köyüne atandım. Hasan Abi de askere gitmişti.1959-1960 öğretim yılında Akçadağ ilçesinin Dede Köyü İlkokulu öğretmenliğine atandım. Hasan Abi de aynı yıl askerlik dönüşü Doğanşehir ilçesi Çığlık Köyü ilkokuluna atanmıştı. Zaman zaman buluşur dertleşirdik. Ancak okulların tatilinde daha çok görüşüyor fikir alışverişinde bulunuyorduk. Ortak düşüncemiz köylerimizde okul çağındaki çocukların velileri ile ilişki kurarak çocukların okutulmasına teşvik etmekti.1962 yılında Doğanşehir ilçesi Suçatı Köyü ilkokuluna atandım. Böylece Hasan Abi ile aynı ilçenin birbirine yakın köylerinde çalışıyorduk. Daha çok görüşüyor, eğitim öğretim çalışmaları ve halkla ilişkiler yönünden iş birliği yapıyor birbirimizin fikirlerinden yararlanıyorduk. Hasan Abi ilçenin sevilen sayılan bir öğretmeniydi. Köy ve köylülerin bireysel sorunları ile mutlaka ilgilenirdi. Bu nedenle görev yaptığı yerde sevilip sayılıyordu. Her konuda yeterli ve yetkin bilgisi vardı. Bu yüzden bütün öğretmenler tarafından sevilip sayılıyordu.1965-1966 öğretim yılına kadar bu ilişkilerimiz devam etti.1965-1966 öğretim yılında Hasan Abi Malatya merkez Şeker İlkokuluna atandı. Bu tarihten sonra sık sık görüşmüyorduk, ancak çalışmalarını uzaktan takip ediyordum. O yıllarda en büyük özelliği öğretmen örgütleri içinde yer alarak etkin görev yüklenmek oldu. O zamanın öğretmen örgütü olan, yerelde Malatya Öğretmenler Derneği, Türkiye genelinde Türkiye Öğretmenler Derneği Milli Federasyonu yönetiminde görev aldı. Bu dernek içindeki etkin çalışmalarıyla bütün öğretmenler tarafından tanınıyordu. Ancak diğer taraftan hükümete yakın basın ve kurulların amirlerin tepkisini çekiyordu. Soruşturmalar geçiriyor,tehdit ediliyor,baskı görüyordu.
Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) kuruldu.1967 de Türkiye Öğretmenler Sendikası Malatya Şube başkanlığına seçildi. Bu arada Malatya Merkez Fırat İlkokulu öğretmenliğine atanmıştı. Öğretmen örgütleri içindeki etkin çalışması bu örgütlere üye öğretmenlerin ilgisini çekiyordu; ancak idarenin de öfkesine neden oluyordu. Baskılar giderek artıyordu.1969 yılındaki öğretmen boykotunda da etkin rol aldı. O tarihte bir öğretmene siyasilerin baskısını Malatya Valisine anlatmak istedikleri bir görüşmede Vali Sabri Sözer’in makamındaki bir tartışma şikâyet konusu olduğunda olay basına sızdı. Bu olay Hasan Abi nin tanınmasında daha etkili oldu. Öğretmen örgütleri, bu örgütlere üye olan öğretmenler solcu,sosyal demokrat çevreler Hasan Abi’yi övüyor: Basına da manşet oluyordu.Tutucu çevreler,bürokrasi yeriyor,kızıyor,baskı kuruyordu.Olay mahkemeye taşındı.Öğretmenler yürüyüşler yaptılar. Bu olaylar arasında 1969 Nisan ayında Bilecik ili Gölpazar ilçesi Dereli köyüne sürüldü.2 yıl kadar bu görevinde çalıştı. Mahkeme kararı ile Mart 1971 tarihinde Malatya ya yeniden atandı. Aynı yıl ben de Malatya ili Yeşilyurt ilçesinde bir okul müdürlüğüne atanmıştım. Malatya’da oturuyordum. Evlerimiz birbirine yakındı. Bazen evlerde bir araya geliyorduk, hafta sonunda Öğretmenler Lokalinde buluşuyorduk. Konuşmalarımız, tartışmalarımız sürgün, ceza, baskı üzerine idi. Bu arada ben de payıma düşeni almıştım: 1969 öğretim yılındaki öğretmen boykotuna katıldığım için Eğitim Enstitüsü pedagoji (Eğitim) bölümü mezunu olamama rağmen ilköğretim müfettişliğine atanamamıştım. O yıllarda şimdiki köyümüz olan Cumhuriyet Örnek Köyünün kuruluş çalışmaları vardı. Zaman zaman bu amaçla köylere gidiyor çalışmalarda bulunuyorduk. 1974 yılında ilköğretim müfettişi olarak başka bir ile atandım.1975 yılında Hasan Abi emekli oldu. Kendisi ile ilgili bilgileri ancak basından veya arkadaşlardan öğreniyordum. Bu arada boş durmadı: Türkiye Bağımsız Maden İşçileri Sendikası başkanlığına seçildi.1978 yılında sendikadan ayrıldı. Kısa bir süre Karayollarında çalıştı, bir süre sonra orayı da bıraktı.
Benim tanıdığım Hasan Abi 1971 yılından itibaren sıkıntılar çekti. Yoksul bir aileden geliyordu, çocuk sayısı çoktu, ekonomik sıkıntı çekiyordu. Üstelik çocuklarının hepsi okuyordu. Bu sıkıntılar yetmiyormuş gibi, egemen güçlerin baskısı da cabasıydı. Hani derler ya:’’Askeri darbeler demokrat, devrimcileri silindir gibi ezdi.’’ :Vallahi benim yakından gördüğüm her faşist hareket önce Hasan Abi’yi silindir gibi ezdi. Kapısında polis eksik olmazdı. Her gün yan yana idik. Bütün bu sıkıntılar içinde dimdik ayakta idi. Ancak o günleri acı doluydu. Öldürülen devrimci, demokrat arkadaşlarımızın cenazelerinde buluşuyorduk; Muharrem Yıldırım, Halit Ertaş’ın cenazesinde olduğu gibi... Hasan Abi Ankara’ya yerleşti. İlişkilerimiz ancak telefon aracılığı ile devam etti. Orada da yoğundu. Pir Sultan Abbdal Derneği, Yeni Köy Enstitüleri Vakfın’da yer aldı. Bir taraftan da kitap yazma çalışmaları vardı. Bugün kitaplığımda onlarca kitabı vardır. Yazımızın girişinde saydığımız beş köy birleştirilmiş yeni bir köy meydana getirilmişti: Cumhuriyet Örnek Köyü. Hasan Abi bu köyün kuruluş öyküsünü de kitaplaştırdı. Köy muhtarlığında ve köy okulunda zengin birer kitaplığın oluşturulmasında çok katkıları oldu. Son görüşmemizde bir kültür sitesinin yapılması isteği vardı. Eğer girişimde bulunursak oğlunun da maddi katkıda bulunacağını söyledi. Bu arada sağlığı da iyi değildi yürüme zorluğu çekiyordu.
Kız kardeşinin cenazesine geldiğinde bir daha görüştük biraz daha yıpranmıştı. Çok hasta olup yoğun bakımda olduğunu bir telefon mesajından öğrendim. Durumunu kardeşi Şahin’den sordum; doğruladı hastanede olduğunu söyledi. Ortak dostumuz olan Zeynep Gül Özşen’i aradım durumu anlattım. Zeynep Hanım hastaneye giderek durumu görmüştü. Sabahleyin beni aradı Hasan Abi’nin vefat ettiğini söyledi. Tarihi 25 Nisan 2014 idi. Hasan Abi’me tanrıdan rahmet dilerim.