24 Haziran 2014 Salı

Alevi Örgütlerinin Tarihsel Süreci

ŞAHHÜSEYİNOĞLU KİTAPLARI: 10
Alevi Örgütlerinin Tarihsel Süreci

Arka Kapakta Yer alan Yazı

Alevi inançlı toplumun tarihsel süreçte yaşadığı baskı ve yasakları, dergâh ve tekkelerdeki örgütlenme sürecini, cumhuriyetle birlikte gelişen durumları ve Alevi örgütlerinin kuruluş ilkelerini, işleyişini, siyasi partilerle ilişkilerini anlatım ve belgelere dayanarak ele alan bir araştırma.
“Anadolu Alevi toplumunun sorunlarıyla ilgili emekçilerin sorunları (demokrasi, laiklik özgürlük ekonomik bağımsızlık iş güvencesi eğitim, sağlık, barış vb.) iç içe ve ortaktır. Ancak Alevi toplumunun kimliğinden kaynaklanan sorunları bulunmaktadır. Diğer emekçilerden ayrışmadan kimlikleriyle özgürce yaşamak istemektedirler.
Binlerce yıldan beri egemen güçler kendi çıkarlarını korumak için emekçilerin örgütlenmelerini ve sorunlarını sahiplenmelerini engellemeye, çeşitli yöntemlerle onları karşı karşıya getirmeye çalışmışlardır. Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devleti; Alevi toplumunu potansiyel suçlu görmüş 900 yıl baskı ve katliam uygulamışlardır.
Cumhuriyet döneminde de devlet erkini elinde tutan Medrese kafalı siyasi güçler de Alevileri potansiyel suçlu görmüşler. Kimi zaman toplu katliamlara yönelmiş; kimi zaman oy tabanı görmüş; kimi zaman Alevileri "Türk-İslam" sentezi içinde eritmeyi ve asimile etmeyi devlet Aleviliğini kabullendirmeyi amaçlamışlardır. Böylece Alevi toplumunu evrensel özünden ve emekçilerden koparmaya çalışmışlardır.
Bu yapıt egemen güçlerin amacını işbirlikçileri ve takkiyecileri gün ışığına çıkarmayı amaçlamıştır...” 

PSAKD 5. Olağan Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi

1) Ülkemizin temel sorunlarının, antidemokratik sistemden kaynaklandığını, bu nedenle ülkemizin demokratik, laik, özgür ve bağımsız bir ülke olması için tüm demokrasi güçlerinin yanında seferber olacağını bildirir.
2) Ülkemizde bugünümüzü ve yarınımızı tehdit eden şeriatın devlet eliyle beslenip büyütüldüğünü,
Şeriata karşı devletin tek mezhepli, inkârcı asimilasyoncu politikalarına karşı, bunların son bulması için mücadele edeceğimizi açıklar, bu doğrultuda hemen;
a) Diyanet İşleri Başkanlığının kapatılmasını,
b) İmam hatip okulları ve kuran kurslarının kapatılmasını,
c) Zorunlu din dersleri uygulamasına son verilmesi isteğimizi bir kez daha ilan ederiz.
3) Ülkemizde, çeteleşen sistemin arınması, hukukun üstünlüğünün her düzeyde hâkim olması için karar ve kirliliğe bulaşmış tüm faillerin hemen yargı önüne çıkarılarak gerekli cezalara çarptırılması isteğimizi açıklar,
Güneydoğuda sürmekte olan, kardeşi kardeşe kırdıran anlamsız çatışmaların bir an önce son bulması dileğimizi bildirir,
4) Anadolu Aleviliğinin inançsal, kültürel, felsefi tüm istemlerinin gerçekleşmesi için Anadolu’nun kültürel, etnik, inançsal mozaiğinin bir gerçeklik olarak her düzeyde ulusal ve uluslar arası ölçekte kavratmak uğraşısı içinde olacaktır.
5) Emekten, demokrasiden, birlikten yana, tüm görüşleri bu ilkeler doğrultusunda bir ve bütün olmaya çağırır.
6) Derneğimiz, yeşil İslam sermayesinin, dini siyasete alet etmesine karşıdır.
Genel kurul kararları, sonuç bildirgesi olarak, kamuoyunun bilgisine sunulur. 34


34 Alevi Örgütlerinin Tarihsel Süreci, 220; Pir Sultan Abdal Kültür Derneği 5. Olağan Genel Kurulu bildirgesidir.
S. ÖZEROL: Dirençli Eğitimci-Örgütçü ve Araştırmacı Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu, Ürün Yay. Ankara 2009, s. 155

19 Haziran 2014 Perşembe

Eğitimciler Derneği’nden Şahhüseyinoğlu Anması

Eğitimciler Derneği’nden 
Şahhüseyinoğlu Anması

Süleyman ÖZEROL

          Eğitimciler Derneği (EĞİT-DER) tarafından düzenlenen H. Nedim Şahhüseyinoğlu Anma etkinliği 18 Haziran 2014 Çarşamba günü akşamı Sümer Sokak'ta bulunan Eğitimciler Evi'nde gerçekleştirildi. Anma etkinliğine dernek üyeleri ve konuklar katıldılar.  Katılımcılardan bazıları Şahhüseyinoğlu hakkında konuşmalar yaptılar. 
          Mustafa DEMİR: EĞİT-DER Genel Başkanı Demir, H. Nedim Şahhüseyinoğlu'nun özellikle örgütçülük yönü üzerinde durdu, dernek çalışmalarından söz etti.
          Emel SUNGUR: Yılardır tanıdığı ve Alevi örgütlenmelerinde birlikte olduğu H. Nedim Şahhüseyinoğlu'nu küçük yaşta kaybettiği babası yerine koyduğunu belirtti.
          Erdal ATICI: KEÇEV' Başkanı Atıcı, Şahhüseynoğlu'nun ömrünü eğitim, örgütlenme ve araştırmaya verdiğini, enstitülülüğünün önemli olduğunu vurguladı. 
          Süleyman ÖZEROL: H. Nedim Şahhüseyinoğlu hakkında "Dirençli Eğitimci, Örgütçü ve Araştırmacı H. Nedim Şahhüseyinoğlu" kitabını hazırlayan Özerol, kitabın öyküsünü anlattı. Önce "Beni Dik Gömün" adıyla hazırladığı kitabının aşamalarını anlattı. "Beni dik gömün" sözüne  de vurgu yaptı.
          Enver ÖNDER: Akçadağ İlköğretmen Okulunda olsun, daha sonra olsun ilham ve esin kaynağı olduğunu dile getirdi. 
          Niyazi ALTUNYA: Altmışlı yıllardan beri tanımasına karşın Musa Emmi'nin yakından tanıştırdığını, batmayan eleştirileri olduğunu dile getirdi. 
          Mustafa GAZALCI: "Düşündüklerini söyleyen, köy enstitülülerin canlandırılmış bir insanı" diye tanımladı Şahhüseyinoğlu'nu. Gazalcı ayrıca, Öğretmen Okullarına Anadolu Öğretmen Lisesi adı verildiğini ve bunların kapatılacağından söz etti. Fakir çocuklarının artık okuma olanağını kalmadığını da ekledi. 
          Feyzullah ERDOĞAN: Şahhhüseyinoğlu'nun örgütçülüğü ve örgütçü hareket etmesinin önemi üzerinde durdu. 
          Nuran MUSTAFAOĞLU: Beş yıldır tanıyorum, elli yıldır tanıyanları gibi tanıyorum. Demek ki değişmek, sağlam bir kişiliğe sahipti.

          Başkan Mustafa Demir katlamayanların  iletilerini okudu.
          Süleyman Özerol, "Dirençli Eğitimci, Örgütçü ve Araştırmacı H. Nedim Şahhüseyinoğlu" sitesini açtığını belirterek destek olanlara ve olacaklara teşekkür etti. 

          http://benidikgomun.blogspot.com.tr/

          Hüseyin Yılmaz'dan türkülerle program sürdü.

Yakın Tarihimizde Kitlesel Katliamlar

ŞAHHÜSEYİNOĞLU KİTAPLARI: 9

Yakın Tarihimizde Kitlesel Katliamlar

        Arka Kapak Yazısı
I. Baskı

Kitabın arka kapağında yazılış amacı şöyle belirlenmiştir:  
“Bu kitabın yazımında güdülen amaç etnik ve inançsal toplulukların arasına sokulan kin ve kan güdümünü körüklemek değildir; dinsel bir inancı üstün tutma veya küçümseme de değildir. Amaç bu tür katliamların mezhep (Alevilerle Sünnilerin) ya da sağ-sol çatışması olmadığını; emperyalist güçlerin ve işbirlikçilerin ortak planlarının perde arkası gizli güçler tarafından uygulanmasının sonucu olduğunu bir yönü ile sergilemektedir.”
Malatya, Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas illerinde meydana gelen olayları-katliamları belgelerle anlatan bir derleme-araştırma çalışması. Dört ilimizdeki olayların öncesi, olaylar ve katlim anları ve sonrası ile ilgili bazı anlatımları örnek olarak vermek istiyorum. Bunları okuduğunuzda kendinizi bile sorgulama gereksinimi duyacaksınız.
II. Baskı

17 Nisan ve Malatya

17 Nisan, Malatya açısından oldukça önemli bir gün.
Köy Enstitülerinin kuruluş günü…
Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu, gelini ve 2 torununun öldürüldüğü gün ve Malatya olayları.
Hemşerimiz, 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın ölüm günü.

***
17 Nisan 1940 tarihli Köy Enstitüleri Yasası ile Malatya’da Akçadağ Köy Enstitüsü açıldı. Bu okulun bugünkü durumu ne yazık ki içler acısı.
Eğitim tarihimizde kırklı yıllara damgasını vuran Köy Enstitülerinin Atatürk aydınlanmacılığındaki önemli işlevi unutulamaz.
III. Baskı

***
Adına gönderilen bombalı paketin 17 Nisan 1978 günü patlaması sonucu Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu, gelini ve iki torunu yaşamını yitirir. Ertesi günü patlak veren olaylarda saldırılar, yağmalar ve talan ile Malatya’nın birçok yeri harabeye döner…
Konu ile ilgili olarak H. Nedim Şahhüseyinoğlu’nun Yakın Tarihimizde Kitlesel Katliamlar/Malatya-Kahramanmaraş-Çorum-Sivas Katliamlarının İçyüzüne Dönük Bir İnceleme” (İtalik Yay. Ankara Nisan 1999, 330 s.) adlı yapıtı önemli bir çalışma.
Kitabın Malatya ile ilgili bölümlerinde Demokrat Parti döneminde başlayan cepheleşme hareketinden 11 Eylül 1980 tarihine kadar yaşanan önemli olaylar basından, mahkeme tutanaklarından, yaşayanlardan ve kendi yaşadıklarından örneklerle anlatılmış.
Barış Gönüllüleri Olayı, Düzmece Kemal Abbas Olayı(1968), Hekimhan Olayları (1968), Faşizmi Protesto Mitingi (2 Şubat1975), 15-16 Şubat Olayları (1975), Akçadağ Öğretmen Okulu Olayları (Cafer Toksun’un müdürlüğü ve 500’ü aşkın öğrencinin mağduriyeti–1975), Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu, gelini ve iki torununun bombalı paketle öldürülmesi (17 Nisan 1978), ertesi günü yaşanan olaylar…
Özellikle 1975 ve 1978 olaylarında, “Din elden gidiyor”, “Camileri bombalıyorlar”, “Kahrolsun komünistler, solcular, Aleviler” gibi söylemlerle birçok işyerinin yakılması, talan edilmesi sonucu birçok Malatyalı Malatya’yı ve işini terk eder, başka yerlere göçerler.
Parlamento üstü olduklarını öne süren derneklerin, din tüccarlarının, silah kaçakçılarının, acınacak durumlara düşen devlet yetkililerinin, politize olmuş emniyet teşkilatının, bazılarınca yaşanan olaylardan sorumlu tutulan solcuların, hemen oyuna gelen Malatya halkının konumunu; aynı söylem aynı yöntem ve tekniklerle Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas’ta da eylemler yapıldığını; siyasilerin ve halkın olaylara bakış açısını; emperyalizmin “Böl-parçala-yut” politikasına kimlerin/nasıl alet oldukların, hangi akıl ve mantıkla hareket ederek hizmet ettiklerini öğrendikçe hayrete düşeceksiniz. “Bunlar 20. Yüzyıl Türkiye’sinde mi olmuş?”, “İnsan bu kadar canavarlaşamaz!” diyecek, insanlığınızdan utanacaksınız…
İnsanlarımızı bu konuma iten, getirenleri şiddetle kınıyor, olayların ve katliamların kentimizde, ülkemizde ve dünyamızda yaşanmamasını diliyorum… 32

32 Süleyman ÖZEROL: Malatya Yorum Gazetesi, 23 Nisan 2002 

S. ÖZEROL: Dirençli Eğitimci-Örgütçü ve Araştırmacı Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu, Ürün Yay. Ankara 2009, s. 144 ve 148

18 Haziran 2014 Çarşamba

Demokratik Kitle Örgütleri ve İşlevi

ŞAHHÜSEYİNOĞLU KİTAPLARI: 8
Demokratik Kitle Örgütleri ve İşlevi

14-15 Haziran 1996 tarihinde Kırklareli’nde Demokratik kitle örgütlerinin ortaklığıyla düzenlenen Sabahattin Ali ile ilgili iki günlük etkinliğe çok sayıda konuşmacı katılmış, H. Nedim Şahhüseyinoğlu bu etkinlikte, Demokratik Kitle Örgütleri ve İşlevi” başlıklı bildiriyi sunmuş, oldukça ilgi gören bildirinin genişletilerek kitap haline getirilmesi istenmiştir. “Demokratik Kitle Örgütleri ve İşlevi” bu çalışmanın ürünüdür.
Demokratik kitle örgütlerinin tarihsel süreç, özellikleri ve ilkelerini, örgütlenmenin yararlarını, amacını, üyelerin sorumluluklarını inceleyen; örneklerle, belgelerle açıklamaya çalışan bir çalışmadır.

S. ÖZEROL: Dirençli Eğitimci-Örgütçü ve Araştırmacı Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu, Ürün Yay.
Ankara 2009, s. 142 

9 Haziran 2014 Pazartesi

Uğurlar olsun Köy Enstitülü Şahhüseyinoğlu

Uğurlar olsun Köy Enstitülü Şahhüseyinoğlu
                                                                                          
        Sultan KILIÇ

      1930 yılında Malatya’da doğan Nedim Şahhüseyinoğlu, Alevi’dir, Kürt’tür, bunların üstüne tuz biber, gençlik yıllarında eklenen sıfatıyla komünisttir. Muktedirlerce başı ezilmesi gereken bir yılandır bir anlamda. Kendi hayat mücadelesini Emel Sungur’a söylediği şu vasiyetinde de belirtmektedir: “Dik durdum, teslim olmadım. Emel bacı, ben öldüğümde sen bulun. Ayaklarımın üstünde dik gömün” sözünü “öbür dünyada bile eğilmeyeceğini dile getirir” diye yorumlanmıştır.
      İlkokul 5. sınıfı okumak üzere Akçadağ Ziya Gökalp İlkokulu’ndan Malatya Merkez Cumhuriyet İlkokulu’na geldiğinde Türkçeyi doğru dürüst konuşamadığı için şehir çocukları ona “kuyruklu Kürt” diye takılacak ve “kâğıttan yaptıkları kuyrukları” çocuk Şahhüseyinoğlu’nun sırtına takıp alay edeceklerdir.
     Daha çocuk yaşında dışlanmışlığının acı faturasıyla karşılaşan Şahhüseyinoğlu, 1960’lı yıllarda başlayıp 1970’li yıllarda zirveye çıkan ideolojik çatışmalar sırasında Alevi Kürt komünist bir öğretmen kimliği ile sürgün üstüne sürgün yiyecektir. Muktedirlerce sürüm sürüm süründürülmek için her yol denenecektir. Öğretmenlik yılları sürgünler, gözaltılar ve kıyımlarla geçen Nedim Şahhüseyinoğlu, eğilmeden, bükülmeden Hakk’a yürüdü.



Akçadağ Köy Enstitüsü mezunu H. Nedim Şahhüseyinoğlu, TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) Malatya şubesini kurdu ve başkanlığını üstlendi. TÖS Genel Yönetim Kurulu üyeliği ile TÖS’ün Malatya, Elazığ, Adıyaman bölge temsilciliklerini yaptı. Türkiye Öğretmenleri Milli Federasyonu’nun Malatya Şubesi Yönetim Kurulu üyeliği ile TÖB-DER’in Malatya Şubesi kurucusu ve Genel Yönetim Kurulu üyeliği yaptı.
DİSK’e bağlı Dev-Maden Sen’in Sivas Şube Başkanlığı ve Bölge Temsilciliğini yaptı. Eğit-Der’in kurucuları arasında yer aldı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin yönetim kurulu üyeliğini yaptı. Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı’nın kuruluşunda bulundu ve genel yönetiminde görev aldı. 26 yıl öğretmenlik yaptı. TÖS tarafından 1968 yılının “Kahraman Öğretmeni” seçilen H. Nedim Şahhüseyinoğlu, ardında pek çok eser, onurlu, mücadeleci, temiz bir ad bıraktı.
Bütün Köy Enstitülülere yapılanlar ona da yapılmıştı. Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS), Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) Malatya Şube Başkanlıklarını yapmıştı. Bu görevi sırasında yüzlerce olaya yakından tanık olmuştu. Malatya’ya gelen yazar, aydın ve sendikacıların çoğunu evinde ağırlamıştı.
Ağır baskılar onu öğretmenlik mesleğini yapamaz duruma getirince o da emekliye ayrılmış, maden işçiliğine başlamıştı. İkinci bir yaşamdı işçilik. Ama onu da yapmak zorundaydı. Çocukları bütün bu olayların arasında büyümüş üniversitelere başlamıştı.
Nedim Öğretmen, maden ocaklarında ikinci bir yaşama ve mücadeleye başlamıştı. Bu mücadelenin de tam ortasında yer almış. O yıllardan anılarını “Hekimhan Dağlarında 335 Gün İşçilerin Direnişi” kitabında anlatmıştı. “Onurlu Direniş”, “Demokrasi, Laiklik ve Özgürlük Mücadelesi” “Hızır Paşalar” “Demokratik Kitle Örgütleri ve İşlevi”“Dünden Bugüne Düşünceye ve Basına Sansür” “Akçadağ Köy Enstitüsü ve Şerif Tekben” “Yakın Tarihimizde Kitlesel Katliamlar” adlı eserlerini bırakarak Hakk’a yürüdü.

25 Nisan 2014
NOT: İnce Düşünceler sitemden alınıp kullanılan fotoğrafın tamamını kullandım. Diğer fotoğraf net olmadığından yeniden ekledim. 
http://malatyatezhaber.blogcu.com/ugurlar-olsun-koy-enstitulu-sahhuseyinoglu/19719869

7 Haziran 2014 Cumartesi

H. Nedim Şahhüseyinoğlu'nun 40 Yemeği Verildi

H. Nedim Şahhüseyinoğlu'nun Kırk Yemeği Verildi


25 Mayıs 2014 günü aramızdan ayrılan H. Nedim Şahhüseyinoğlu'nun 40 Yemeği verildi.
7 Haziran 2014 Cumartesi günü Batıkent'te bulunan Hünkar Hacı Bektaş Veli Vakfı Salonunda verilen kırk yemeğine Şahhüseyinoğlu'nun eşi, çocukları, torunları, yakınları, dostları ve arkadaşları katıldı. 
Kırk  ve yemek duası İbrahim Erzincanlı Dede tarafından yapıldı. 
Hak kabul eylesin... 
Hak rahmet eylesin...


6 Haziran 2014 Cuma

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği'nin DEMOKRASİ, LAİKLİK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ

ŞAHHÜSEYİNOĞLU KİTAPLARI: 7
Pir Sultan Abdal Derneğinin 
DEMOKRASİ, LAİKLİK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ

Kitabın Arka Kapağındaki Yazı

Anadolu Alevi toplumunun sorunlarıyla ilgili emekçilerin sorunları (demokrasi, laiklik, özgürlük, ekonomik bağımsızlık, iş güvencesi, eğitim, sağlık, barış vb.) iç içe ve ortaktır. Ancak Alevi toplumunun kimliğinden kaynaklanan sorunları bulunmaktadır. Diğer emekçilerden ayrışmadan kimlikleriyle özgürce yaşamak istemektedirler.
Binlerce yıldan beri, egemen güçler, kendi çıkarlarını korumak için emekçilerin örgütlenmelerini ve sorunlarını sahiplenmelerini engellemeye, çeşitli yöntemlerle onları karşı karşıya getirmeye çalışmışlardır. Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devleti; Alevi toplumunu potansiyel suçlu görmüş, 900 yıl baskı ve katliam uygulamışlardır. Cumhuriyet döneminde de devlet erkini elinde tutan Medrese kafalı siyasi güçler de, Alevileri potansiyel suçlu görmüşler. Kimi zaman toplu katliamlara yönelmiş; kimi zaman oy tabanı görmüş; kimi zaman Alevileri "Türk-İslam" sentezi içinde eritmeyi ve asimle etmeyi, devlet Aleviliğini kabullendirmeyi amaçlamışlardır. Böylece Alevi toplumunu evrensel özünden ve emekçilerden koparmaya çalışmışlardır. Bu yapıt, egemen güçlerin amacını, işbirlikçileri ve takkiyecileri gün ışığına çıkarmayı amaçlamıştır...

Ödenek Bildirisi

Kitabın arka kapağında bu düşüncelere yer verilmiştir. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin, devletten para almaya çalışan Alevi örgütlerine tepkisi kitapta şöyle dile getirir:

“Alevi inançlı toplum, bin yıldan beri kendi kültürlerini ve bu kültüre dayalı inançlarını sürdürmek için nice toplu katliamlara uğradılar, baskılar gördüler. İzzettin Doğan ve benzeri kişilerin bunu unutmalarının ve görmezlikten gelmelerinin mutlaka bir nedeni olsa gerekir. Kardeşliği, barışı ve çağdaşlaşmayı ilke edinen Alevi toplumu, ortaçağın şeriatçı ve ırkçı anlayışı içinde asimile etmeye yardımcı olmak toplumsal ve inançsal bir ihanettir.
Alevi inançlı toplum, insanlar arasında dinsel ayrışmayı körükleyen Diyanet’ten pay istemez. Tam tersine, demokrat ve laik olan bir toplumda devletin hiç bir dini veya mezhebi desteklememesi gerektiği inancını taşıyor. Ve Anadolu Alevileri diyor ki:
* Diyanet İşleri Başkanlığı devlet birimi içinden çıkarılmalıdır. Devlet, hiç bir dine ve mezhebe ekonomik ve politik destek vermemelidir.
* Çocuk ve insan haklarına engel oluşturan zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır. 
* Biz Alevi toplumu olarak gerçekten ülkenin birliğini, insanlar arasında kardeşliği ve barışı istiyorsak, baskılara ve asimile etmeye yönelik tüm uygulamalara karşı çıkmalıyız. Kurum ve kurallarıyla tam işlerlik kazanacak bir demokrasi için uğraş vermeliyiz.
*  Pir Sultan Abdal Kültür Dernekler olarak, İzzettin Doğan’ın Diyanet’ten pay istemesini, böylece Alevi inançlı toplumu şeriatçı ve ırkçı partiler içinde asimile etme önerisini nefretle kınıyoruz.
İzzettin Doğan’ın Alevilik, demokrasi ve laiklik diye bir sorununun olmadığı, onun alevi inançlı toplumu devlet desteğiyle kendi egemenliğine almak ve çıkarlarına basamak yapmak istediği herkesçe bilinmelidir.
* Tüm inanan insanlar kendi inançlarını özgürce yerine getirmelidir. Bunun gerçekleşmesi de ancak kurum ve kurallarıyla işlerlik kazanan demokrasilerde olur. Alevi inançlı toplum düşüncesinin özünde bu yatar. Gerçek Aleviler, bu inançla barışı ve çağdaşlaşmayı isterler. Ve bu alanda üzerlerine düşen görevi de demokrasi güçleriyle birlikte yürütmeyi amaçlarlar.

Saygılarımla. 26


26 Demokrasi, Laiklik ve Demokrasi Mücadelesi, s. 100; Genel Sekreter Emel Sungur imzasıyla 28 Ekim 1995 tarihli basın bildirisidir. 
S. ÖZEROL: Dirençli Eğitimci-Örgütçü ve Araştırmacı Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu, Ürün Yay. Ankara 2009, s. 139

Anadolu Halk Kültüründe İnanç Motifleri



ŞAHHÜSEYİNOĞLU KİTAPLARI: 6
Anadolu Halk Kültüründe İnanç Motifleri


         Kitabın Arka Kapağındaki Yazı

Anadolu’da yaygın olan inanç motiflerini ve bunlarla ilgili uygulamaları (güneş ve ay tutulması, ateşe, dağa, ağaca ve suya tapma, Hıdrellez, Nazar, kırk çıkarma, ölü kaldırma, kurtların ağzını bağlama, yatırlar, siğillerin tedavisi, lodosu karşılama, evlilik, düğünler ve kirvelik, koç katımı, kurban gibi) derleyip araştırarak kitap haline getirmiştir. Kitabın arka kapağını birlikte okuyalım:
İnsanoğlunun bireysel yaşamdan toplumsal yaşama geçtiği günden itibaren doğayı etkileyen ve kendisine yararı, zararı olan nesneleri ayrı ayrı değerlendirmeye yönelmişlerdir. Gökte güneşin, ay ve yıldızların; yeryüzünde suyun, dağların, ağaçların yararını görmüşler. Bu nesneleri Tanrı olarak kabul etmişler. Adlarına tapınaklar yapmışlar; uğurlarına insanları ve hayvanları kurban etmişler. Bunları “İyilik tanrısı” görmüş, saygı ve tapınmanın kurallarını oluşturmuşlar. Hükümdarlarını, Tanrının yeryüzü gölgesi, (temsilcisi) olarak kabullenmişler.
Kendilerine zararı dokunan nesneleri “Kötülük Tanrısı” olarak adlandırmışlar. Kötülükleri, Cin, Peri, Şeytan ve benzerlerine mal ederek önlemler düşünmüşler, çözüm oluşturmaya çalışmışlar.
Günümüzün tek Tanrılı inançlarında bile, çok tanrılı inançların, töre ve geleneklerin kalıntılarını görmekteyiz. Geçmişteki inançlar arası ayrışım, bugün akıl ve bilim ile doğmalar arasında yaşanmaktadır. Çok tanrılı inanç motifleri aklın ve bilimin öncülüğünde değerlendirildiğinde kültürümüzün zenginliğini oluşturur. Dogma ve şablonculuğun yönlendirilmesiyle değerlendirildiğinde ise, bilimin ve çağdaşlığın önünde engel oluşturur.
Kültürel, inançlar ve etnik zenginliklerimizi, aklın ve bilimin öncülüğünde evrensel verilerle zenginleştirerek yaşatmalıyız. Dogma ve şablonculuğu değil; akıl ve bilimi öne çıkarmalıyız.”

S. ÖZEROL: Dirençli Eğitimci-Örgütçü ve Araştırmacı Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu, Ürün Yay. Ankara 2009, s. 137

2 Haziran 2014 Pazartesi

H. Nedim Şahhüseyinoğlu’na Mektup

H. NEDİM ŞAHHÜSEYİNOĞLU’NA MEKTUP
Alaittin Bayazıt

     Yarın ne olacağımız belli değil...
     Nedim ağabeye gelmiş bir mektubu sizlerle paylaşmak istedim.
     Kimsenin, emeğinin, hizmetin değerinin olmadığı bir dünyada bize bu kadar yakın değerimize bizim söyleyemediğimizi, söylemekte cimri davrandığımız şeyleri bir okuru yazmış Nedim Ağabeye. Ben de teşekkür ediyorum Sayın Alaattin Beyazıt'a.
     Demek ki "ben" yerine "biz" ve başkalarının verdiği emeğe saygı duyanlarda var öylesi kişilerden çok uzak kalmışız…

     Emel Sungur, 17 Nisan 2014

     “Yakın Tarihimizde Kitlesel Katliamlar”, “Dünden Bugüne Düşünceye ve Basına Sansür”, “Bozuk Düzende Yaşam”, “Özürlü Demokrasi” başlıklarını taşıyan kitaplarınızla değerli “Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Eğitim ve Kültür Vakfı”’nızın ilk yayını olduğu belirtilen “Hatayi Divanı”nı bıraktığınız emanetten aldım; bu değerli armağanlarınız için çok teşekkürler sevgili hocam, sağ olun…

     Yaşamınızdan belirleyici nitelikteki kesitler sunduğunuz, yer yer Gogol, Çehov; yer yer Aziz Nesin, Sabahattin Ali tadındaki “Bozuk Düzende Yaşamak” kitabınızı kesintisiz okudum. Diğer üç kitabınızı “Başucu Kitapları”m arasına koydum, her fırsatta okuyorum.”Hatayi Divanı’na (sayenizde) sahip olmak ayrıca sevindirdi beni.

     Gerek yaşam öykünüzden sunduğunuz kesitler gerek diğer çalışmalarınızdan okuduklarım bana Sovyet devriminin ölümsüz isimlerinden Yakov Mihayloviç Sverdlov’un kişiliğini ve mücadelesini anımsattı. Çağrışımdaki bağlantı şu; Lenin, cenazesinde yaptığı konuşmasında (aklımda kaldığı kadarıyla) şöyle diyor:
“Büyük bir dostu kaybettik. Ama daha acısı yeri doldurulamayacak bir örgütçü yoldaşımızı kaybettik. Artık Sverdlov yoldaştan doğan boşluk için her biri onar yoldaştan oluşacak en az on gruba ihtiyacımız olacak…”
İzninizle, yaptığınız mücadeleler içinde sergilediklerinizle sizi, ona benzettim sevgili hocam. Yoksa onu mu size benzetmeliydim?

     Sosyal olaylarda “monografik yöntem”, “bütün bir toplumu temsil edecek özelliklere sahip bir toplumsal kesitin, tüm özelliklerini kavrayabilecek bir süre içinde, yaşayarak gerçekleştirilen, gözlem etkinlikleridir” şeklinde tanımlanır. Yaşantınızdan kesitlerle ilgili anlattıklarınız birer monografi raporu gibi. Seçtiğiniz örnek olaylar yaşandıkları zaman dilimleri açısından tüm Türkiye’yi özetleyecek nitelikte…

     Kitaplarınızda üslup tutarlılığı hâkim; bunu sağlamak için özel çaba sarf ettiğinizi hissettiren bir paragrafa rastlamadım okuduklarım içerisinde. Tutarlılığın nedeninin birikiminiz ve samimiyetiniz olduğunu düşünüyorum naçizane…

     Anlatımınızda dikkat çeken başka bir özellikte nesnelliğiniz. Olayların en ürküntü verici yanlarında bile okuru soğukkanlı tutmayı başarıyorsunuz. Bunu yeri geldikçe uzak nedenleri ve uzak hedefleri hatırlatarak/bildirerek başarıyorsunuz. Anlatımınızın bir başka dikkate değer yanı da yeri geldiğinde -kendiniz de dâhil- olay kişilerin psikolojileri ile ilgili yaptığınız, edebi boyutları olan, sıcak çözümlemeler… Bu ve üslubunuzdaki benzer özellikler tüm kitaplarınıza roman boyutu da kazandırıyor. (Naçizane.)

     Sevgili Nedim Hocam, kitaplarınızdan okuduklarım bana yakın tarihimizle ilgili bilmediğim çok şey öğretti; çok şeyi hatırlamama neden olup unutkanlık hapishanesinin kimi kapılarını açtı; çok şeyin de zamanında dikkatimden kaçmış olduğunu fark ettirdi. Size içten teşekkürlerimi iletirim. İnanıyorum ki okuyan ve okuyacak her insanımızda da bendeki duygu ve düşünceler oluşacak. Okumaya başladığımdan beri kitaplarınızdan çevremdeki yakınlarıma söz ediyor, hararetle tavsiye ediyorum. İsterdim ki bu kitapları dost, düşman herkes okusun.

     Sevgi ve saygılarımla… 
14 Nisan 2014, Ankara 

     Mektubu yazan Sayın Alaittin Bayazıt ve ileten Sayın Emel Sungur'a teşekkürler... 
     Süleyman ÖZEROL