25 Şubat 2015 Çarşamba

H. Nedim Şahhüseyinoğlu 19. Kitabını Emel Sungur İle Birlikte Yayınladı

H. Nedim  Şahhüseyinoğlu 19. Kitabını Emel Sungur İle Birlikte Yayınladı

Süleyman ÖZEROL 

H. Nedim Şahhüseyinoğlu 19. kitabını Emel Sungur ile birlikte yayınladı. “Pir Sultan Abdal’ın Yurdu Banaz Köyü” adını taşıyan kitap Pir Sultan Abdal 2 Temmzu Kültür ve Eğitim Vakfı’nın 2. kitabı olarak Ocak 2012’de Ankara’da yayınlandı.
Kurulduğundan beri vaklıfta görev alan Sungur (Şimdi Başkan) ve Şahhüseyinoğlu’nun ortaklaşa hazırladıkları kitap 176 sayfa ve dört bölümden oluşuyor.
“Vakfımızın İkinci Kitabı” başlığı altında bir giriş yazısı var. Yazıda “birinci kitap”tan söz edilmemiş nedense, en azından kitabın kimliği verilebilirdi.
Emel Sungur ve H. Nedim Şahhüseyinoğlu’nun yaşamöykülerinin ardından kısaltmalar ve içindekiler yer almış. Dört bölüm halinde hazırlanan kitapta bakalım neler var?
I. Bölüm: “Pir Sultan Abdal’ın Mücadelesi”
Pir Sultan Abdal’ın yaşamı ve mücadeleri üzerinde durularak, Banaz köyü ile bağlantısı anlatılmış.
II. Bölüm: “Pir Sultan Abdal’ın Yurdu Banaz Köyü”
Kitabın ana bölümünü oluşturuyor bu bölüm. Banaz köyünün tanıtımı yer alıyor. Özellikle Alevi Bektaşi kültürüyle ilgili konular işlenmiş.
III. Bölüm: “Banaz Köyü’nün Demokratik Örgütlenmesi”
Banaz köyü ile özdeşleşen Pir Sultan Abdal adına kurulan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı’nın kuruluşu, örgütlenmesi, çalışmaları ve karşıkaştıkları sorunlar dile getirilmiş.
“Banaz’ın Siyasi Yapısı”, bu bölüm içinde deşerlendirilirken 1961-1977 yılları arasında yapılan 12 genel seçim ile ilgili sonuç bilgileri verilmiş.
IV. Bölüm: “Fotoğrafalr”
132-161. sayfalar arasında 30 adet renkli fotoğraf tam sayfa oalrak Banaz köyünden çeşitli görüntüler yer almış. Nedense bir “eski” görüntü (siyah-beyaz) yok!
Her bölüm sonunda kaynakça, bölümlerden sonra da genel kaynakça verilmiş.
“Banaz Halkının Haberleşme Rehberi” eklenmiş kitabın sonuna. Bu rehberde Banaz Köyünde, Ankara, İstanbul, Antalya, İzmir kentlerinde oturan Banaz köylülerinin ad, soyad, baba adı ve telefon numarası yer almış iletişim sağlanması için…


Kaynak: https://incedusunceler.wordpress.com/2012/01/22/1064/

5 Şubat 2015 Perşembe

Hasan Abi

Hasan GÜL
HASAN ABİ

Hasan GÜL
Emekli Öğretmen-İlköğretim Müfettişi

Hasan Abi ile köylerimiz birbirine 2 km. mesafededir. Aramızda yaş farkı da çoktur. Hasan Abi’nin öğretmen olduğu 1949 yılında ben ilkokul 3.sınıf öğrencisi idim. Ablası bizim köyde evli idi. Ablasına geliş gidişlerinde uzaktan görerek farklı giyiniş ve davranışları dikkatimi çekiyordu; ancak uzaktan ilgi ile izliyordum. Takip eden yıllarda ben de Akçadağ Köy Enstitüsüne öğrenci olarak girdim. Herhalde onun da ilgi alanına girmiştim ki ablasına gelişlerinde beni çağırır yanına alır konuşurduk.
Köylerimiz dağ eteğine sıralanmış Kırlangıç, Kilise (Onatlı), Mamazar (Doğangeçit), Budalauşağı (Işıklı), Zeydanlı (Oluklu) köyleri idi. Akçadağ Köy Enstitüsüne mesafeleri 3-6 kilometredir. Köy Enstitüsünün kuruluş yıllarında Kırlangıç köyünden Ali Kaya, Hüseyin Gökbulut, Kilise Köyünden Hasan Şahin (Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu), Budalauşağı Köyünden Hasan Kalaycı mezun olmuşlardı. Hasan Abi dışındakilerle ilişkilerim çok sonra oldu.
Hasan Abi ile abi kardeş ilişkimiz 1956 yılında kendisi Doğanşehir Suçatı Köyü ilkokuluna öğretmen olarak atandığı yılda başladı. Suçatı Köyü’nü oluşturan halk bizim köyden ayrılmadır; yani Mamazar Köyü halkından oluşmuştur. Halkının çoğu benim yakınlarımdır. Ayrıca bir ablam orada evli idi. Bu nedenle sık sık giderdim. O zaman Köy Enstitüleri kapanmış, ben Akçadağ Öğretmen Okulu öğrencisi sayılıyordum ve 5. sınıftaydım. Hasan Abi beni öğretmen görüyor, ilişkileri öyle kuruyor, ben de kendimi o havada görüyor gururlanıyordum. Suçatı’ya her gittiğimde mutlaka buluşuyor görüşüyorduk. Yatma dışında bütün zamanımız birlikte geçiyordu. O yıllarda benim gördüğüm en belirgin özelliği çok okumasıydı. Bir kitaplığı vardı. Belki benim Hasan Abi’den kaptığım özelliğim de okumaktı.Onun tavsiyesi ile o yıllardan itibaren yeni yıllarda belli gün ve haftalarda birbirimize kitap hediye ediyorduk.1957-1958 öğretim yılında öğretmen okulunu bitirdim.Arapgir ilçesinin bir köyüne atandım. Hasan Abi de askere gitmişti.1959-1960 öğretim yılında Akçadağ ilçesinin Dede Köyü İlkokulu öğretmenliğine atandım. Hasan Abi de aynı yıl askerlik dönüşü Doğanşehir ilçesi Çığlık Köyü ilkokuluna atanmıştı. Zaman zaman buluşur dertleşirdik. Ancak okulların tatilinde daha çok görüşüyor fikir alışverişinde bulunuyorduk. Ortak düşüncemiz köylerimizde okul çağındaki çocukların velileri ile ilişki kurarak çocukların okutulmasına teşvik etmekti.1962 yılında Doğanşehir ilçesi Suçatı Köyü ilkokuluna atandım. Böylece Hasan Abi ile aynı ilçenin birbirine yakın köylerinde çalışıyorduk. Daha çok görüşüyor, eğitim öğretim çalışmaları ve halkla ilişkiler yönünden iş birliği yapıyor birbirimizin fikirlerinden yararlanıyorduk. Hasan Abi ilçenin sevilen sayılan bir öğretmeniydi. Köy ve köylülerin bireysel sorunları ile mutlaka ilgilenirdi. Bu nedenle görev yaptığı yerde sevilip sayılıyordu. Her konuda yeterli ve yetkin bilgisi vardı. Bu yüzden bütün öğretmenler tarafından sevilip sayılıyordu.1965-1966 öğretim yılına kadar bu ilişkilerimiz devam etti.1965-1966 öğretim yılında Hasan Abi Malatya merkez Şeker İlkokuluna atandı. Bu tarihten sonra sık sık görüşmüyorduk, ancak çalışmalarını uzaktan takip ediyordum. O yıllarda en büyük özelliği öğretmen örgütleri içinde yer alarak etkin görev yüklenmek oldu. O zamanın öğretmen örgütü olan, yerelde Malatya Öğretmenler Derneği, Türkiye genelinde Türkiye Öğretmenler Derneği Milli Federasyonu yönetiminde görev aldı. Bu dernek içindeki etkin çalışmalarıyla bütün öğretmenler tarafından tanınıyordu. Ancak diğer taraftan hükümete yakın basın ve kurulların amirlerin tepkisini çekiyordu. Soruşturmalar geçiriyor,tehdit ediliyor,baskı görüyordu.
Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) kuruldu.1967 de Türkiye Öğretmenler Sendikası Malatya Şube başkanlığına seçildi. Bu arada Malatya Merkez Fırat İlkokulu öğretmenliğine atanmıştı. Öğretmen örgütleri içindeki etkin çalışması bu örgütlere üye öğretmenlerin ilgisini çekiyordu; ancak idarenin de öfkesine neden oluyordu. Baskılar giderek artıyordu.1969 yılındaki öğretmen boykotunda da etkin rol aldı. O tarihte bir öğretmene siyasilerin baskısını Malatya Valisine anlatmak istedikleri bir görüşmede Vali Sabri Sözer’in makamındaki bir tartışma şikâyet konusu olduğunda olay basına sızdı. Bu olay Hasan Abi nin tanınmasında daha etkili oldu. Öğretmen örgütleri, bu örgütlere üye olan öğretmenler solcu,sosyal demokrat çevreler Hasan Abi’yi övüyor: Basına da manşet oluyordu.Tutucu çevreler,bürokrasi yeriyor,kızıyor,baskı kuruyordu.Olay mahkemeye taşındı.Öğretmenler yürüyüşler yaptılar. Bu olaylar arasında 1969 Nisan ayında Bilecik ili Gölpazar ilçesi Dereli köyüne sürüldü.2 yıl kadar bu görevinde çalıştı. Mahkeme kararı ile Mart 1971 tarihinde Malatya ya yeniden atandı. Aynı yıl ben de Malatya ili Yeşilyurt ilçesinde bir okul müdürlüğüne atanmıştım. Malatya’da oturuyordum. Evlerimiz birbirine yakındı. Bazen evlerde bir araya geliyorduk, hafta sonunda Öğretmenler Lokalinde buluşuyorduk. Konuşmalarımız, tartışmalarımız sürgün, ceza, baskı üzerine idi. Bu arada ben de payıma düşeni almıştım: 1969 öğretim yılındaki öğretmen boykotuna katıldığım için Eğitim Enstitüsü pedagoji (Eğitim) bölümü mezunu olamama rağmen ilköğretim müfettişliğine atanamamıştım. O yıllarda şimdiki köyümüz olan Cumhuriyet Örnek Köyünün kuruluş çalışmaları vardı. Zaman zaman bu amaçla köylere gidiyor çalışmalarda bulunuyorduk. 1974 yılında ilköğretim müfettişi olarak başka bir ile atandım.1975 yılında Hasan Abi emekli oldu. Kendisi ile ilgili bilgileri ancak basından veya arkadaşlardan öğreniyordum. Bu arada boş durmadı: Türkiye Bağımsız Maden İşçileri Sendikası başkanlığına seçildi.1978 yılında sendikadan ayrıldı. Kısa bir süre Karayollarında çalıştı, bir süre sonra orayı da bıraktı.
Benim tanıdığım Hasan Abi 1971 yılından itibaren sıkıntılar çekti. Yoksul bir aileden geliyordu, çocuk sayısı çoktu, ekonomik sıkıntı çekiyordu. Üstelik çocuklarının hepsi okuyordu. Bu sıkıntılar yetmiyormuş gibi, egemen güçlerin baskısı da cabasıydı. Hani derler ya:’’Askeri darbeler demokrat, devrimcileri silindir gibi ezdi.’’ :Vallahi benim yakından gördüğüm her faşist hareket önce Hasan Abi’yi silindir gibi ezdi. Kapısında polis eksik olmazdı. Her gün yan yana idik. Bütün bu sıkıntılar içinde dimdik ayakta idi. Ancak o günleri acı doluydu. Öldürülen devrimci, demokrat arkadaşlarımızın cenazelerinde buluşuyorduk; Muharrem Yıldırım, Halit Ertaş’ın cenazesinde olduğu gibi... Hasan Abi Ankara’ya yerleşti. İlişkilerimiz ancak telefon aracılığı ile devam etti. Orada da yoğundu. Pir Sultan Abbdal Derneği, Yeni Köy Enstitüleri Vakfın’da yer aldı. Bir taraftan da kitap yazma çalışmaları vardı. Bugün kitaplığımda onlarca kitabı vardır. Yazımızın girişinde saydığımız beş köy birleştirilmiş yeni bir köy meydana getirilmişti: Cumhuriyet Örnek Köyü. Hasan Abi bu köyün kuruluş öyküsünü de kitaplaştırdı. Köy muhtarlığında ve köy okulunda zengin birer kitaplığın oluşturulmasında çok katkıları oldu. Son görüşmemizde bir kültür sitesinin yapılması isteği vardı. Eğer girişimde bulunursak oğlunun da maddi katkıda bulunacağını söyledi. Bu arada sağlığı da iyi değildi yürüme zorluğu çekiyordu.
Kız kardeşinin cenazesine geldiğinde bir daha görüştük biraz daha yıpranmıştı. Çok hasta olup yoğun bakımda olduğunu bir telefon mesajından öğrendim. Durumunu kardeşi Şahin’den sordum; doğruladı hastanede olduğunu söyledi. Ortak dostumuz olan Zeynep Gül Özşen’i aradım durumu anlattım. Zeynep Hanım hastaneye giderek durumu görmüştü. Sabahleyin beni aradı Hasan Abi’nin vefat ettiğini söyledi. Tarihi 25 Nisan 2014 idi. Hasan Abi’me tanrıdan rahmet dilerim.