9 Ekim 2014 Perşembe

Tarihten Günümüze KARAŞAR

ŞAHHÜSEYİNOĞLU KİTAPLARI: 13
Tarihten Günümüze KARAŞAR

Ali YILDIRIM: "Bir Alevi Köyü: Karaşar "

Anadolu’da binlerce Alevi köyü var. Köy Kanunu Camisi olmadığı için onları köyden saymasa da. Bu köyler genellikle ulaşım noktalarının, şehir merkezlerinin uzağında, sarp ulaşılması pek de kolay olmayan mekânlarda kurulu bulunuyor. Osmanlı’nın yüzlerce yıllık Alevilere yönelik baskı ve zulüm politikası Alevileri kaçıp kuytulara sığınmaya mecbur etmiş. Aleviler inanç ve kültürlerini, varlıklarını birliklerini, dirliklerini inatla korumuş ve sürdürmüşler. Yollarını terk etmemişler, canları pahasına yollarından dönmemişler.
Köylerin geleneksel yapısı gelişen kapitalist üretim ilişkisiyle beraber hızlı bir biçimde çözülmeye yüz tutmuş. Çözülme geçmişe/önceye dayanan her şeyin kaldırılıp atılması, unutulması, yok sayılması anlamına da gelmeye başlamış. O nedenledir ki çok şiddetli bir biçimde bu köylerin tarihinin, kültürünün, inanç özelliklerinin, geleneklerinin-göreneklerinin yani maddi ve manevi tüm değerlerinin saptanması, kayda geçirilmesi son derece önem taşıyor.
Özgün bir çalışma:  Nedim Şahhüseyinoğlu tarafından kaleme alınan “Tarihten Günümüze Karaşar, Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı” kitabı tam ta bu söz ettiğimiz ihtiyaca yanıt veren özgün bir çalışma.
Nedim Şahhüseyinoğlu köy enstitüsü kökenli bir yazar. “Anadolu’nun Kültür Mozaiğinden Bir Kesit/Balyan”, “Anadolu Halk Kültüründe İnanç Motifleri”, “Yakın Tarihimizde Kitlesel Katliamlar/ Maraş-Sivas-Çorum” kitabının da aralarında bulunduğu çok sayıda çalışması bulunuyor.
Yazarın son olarak kaleme aldığı Karaşar kitabı birçok açıdan üzerinde durulmaya değer.
Kitap Ankara Beypazarı İlçesi’ne bağlı Karaşar Beldesi/köyü ve ona bağlı Köseler, Saray ve Dereli Alevi köylerini konu ediniyor.
Kitap altı ana bölümden oluşmuş. Bunlar sırası ile: Tarih, Kültür, Sosyal ve Ekonomik Yaşam, İnanç, sosyal Kurumsal Yapı ve Karaşar’la İlgili Araştırmalar. Kitabın sonuna ayrıca Karaşar’la ilgili fotoğraf ve haritalar eklenmiş.
Yazar kitabının girişinde araştırmanın Karaşar köyünden Alâeddin Türkoğlu’nun özendirmesi ve katkılarıyla ortaya çıktığını belirttikten sonra araştırmanın amacına ilişkin şunları söylüyor: ”Köylerimizde, geçmişimizin, töre ve geleneklerimizin, inancımız olan Aleviliğimizin erozyona uğratılmasını kabullenemiyorum. Ne var ki gençlerimizi, gelecek kuşaklarımızı bilgilendirecek yeterince yazılı kaynak bulunmuyor. Bu boşluğu doldurmak, en azından bir başlangıç oluşmasına yardımcı olmayı düşündüm.”
Yazar kitabını iki temel kaynağa dayandırıyor. Yazılı ve esas olarak da sözlü kaynaklar. Kitabı orijinal kılan bu sözlü kaynaklardan, canlı tanıklardan elde edilen bilgiler oluyor. Karaşar, Saray, Dereli ve Köseler köylerinde yaşayan insanlarla bu köylerde hayatın çeşitli alanlarına ilişkin yapılan görüşmelerden elde edilen bilgiler, çevrede bağımsız ve bu bilgilere dayalı yapılan gözlemler okura Karaşar Alevi Köyleri hakkında önemli veriler sunuyor.
Karaşar’da Alevilik: Araştırmanın 4.bölümü inanç konusuna ayrılmış. Bu bölümde Karaşar Alevi köylerinin İnançsal yapısının panoraması çiziliyor.
Karaşar, Saray, Köseler ve Dereli köylülerinde Hacı Bektaş Veli Dergâhına bağlı Alevi inançlı insanlar yaşıyor. Bunlar Bektaşiliğin Babagan kolundan.
Bu köylerde Alevi inancının inanç merkezi olan birer cem evi bulunuyor. Fakat aynı zamanda köylerde hiç Sünni inancına mensup insan yaşamadığı halde caminin de mevcut olduğu görülüyor. Alevi köylerinde camilerin bulunmasının nedeninin Aleviler açısından uzun, acı ve trajik bir geçmişi, hikâyesi var. Selçuklu devleti zamanından beri merkezi otorite ve onun kurumları ile hep mesafeli olan Anadolu köylüsü bunun bedellerini de yüzlerce yıllık bir süreçte baskı, zulüm ve katliamlarla ağır bir biçimde ödüyor.
Osmanlı devleti en ağır zulümlerle “yola getiremediği” Alevilere karşı ince bir asimilasyon politikası uygulama yoluna başvuruyor. İşte Alevi köylerinde dün ve bu gün yer alan ve yapılan camiler asıl olarak Aleviliği inkâr ve redde dayanan bu asimilasyon siyasetinin eserleridir.
Daha 16.yüzyılda Osmanlı şeyhülislamı Aziz Mahmut Hüdayi Efendi bir fetvasında “Alevi köylerine cami yapılmasını, oralara bir Sünni imam tayinini, bunların çocuk, kadın ve erkeklere doğru yolu öğretmesini” buyuruyor. 1894’te o zamanki Ankara Valisi Memduh Paşa Padişah II. Abdülhamit’e gönderdiği bir raporda Aziz Mahmut Hüdai’nin görüşlerini tekrarlıyor. Söz konusu rapor Karaşar kitabında yer alıyor. Bakın vali paşa valisi bulunduğu Ankara da dâhil Orta Anadolu’da yaşayan Alevileri Sünnileştirmek için ne tür önlemler aldığını, neler yaptığını nasıl açıklıyor:”Alevi köylerine olabilecek çabuklukla birer cami şerif yaptırılmış ve ardından o camilere ehlisünnetten imamlar tayin edilerek tanrının yardımı ve devletimizin de gücüyle zararlı inanış sahipleri büyük ölçüde yola getirilmiştir.”
Bu Alevilik düşmanı anlayış iktidarların sanki genetik bir karakteri oluyor. Ankara Valisi Memduh Paşa, 12 Eylül sonrasında Tunceli’ye atanan ve yöreyi Sünnileştirmek için Alevi köylerine zorla camiler yaptıran valinin büyük dedesi sayılır.
Karaşar Alevi köylerine yapılan camilerin tarihi 100-150 yıldan geriye gitmiyor. Kuşkusuz bu tarih 1826’da gerçekleşen Bektaşi Dergâhlarının imhası ve Bektaşi babalarının birçoğunun katli ve sürülmesi olayından sonra olsa gerekir. Bazıları ise çok çok yeni. Alevi köylerine yapılan camiler Alevilere kendi kimliklerini unutturmada çok ciddi bir işlev görüyor. Şahhüseyinoğlu Karaşar kitabında bu Sünnileşme eğilimine acilen dikkat çekiyor. Yöreden daha önce Alevi olup ta Sünnileştirilen köylerin örneklerini veriyor.
Bir İnsanlık Suçu: Asimilasyon! Kitapta görüşüne, düşüncesine, anlatımlarına yer verilen Karaşar köylerinden insanlar bu süreci dile getiriyorlar. Bakın bir Derelili, nasıl Sünnileştiğini nasıl anlatıyor: ”Dereli, Karaşar, Saray, Köseler önceleri birlikmiş. Hepsi Alevi-Bektaşi’ymiş. Dereli’nin dedeleri Dede Kargın ve Hacı Bektaş Dergâhından gelirlerdi. Yani Hacı Bektaş Veli Ocağına bağlıydılar. Dereli’de eskiden çok sayıda Alevi âşık vardı. Dedeler gelirlerdi. Görgü cemleri yapılırdı. Âşıklar saz çalarlardı. Bu köyler dört dörtlük Alevi-Bektaşi idiler. Daha sonra uzun yıllar dedeler gelmedi. Bir boşluk doğdu. Köyün nüfusu arttı. 1950’lerden sonra hızlı bir göç başladı. Kentlere göç edenler önce Alevi olduklarını gizlemek zorunda kalmışlar. Hatta takiyye yapanlar da olmuş. Giderek İslam’ı öğrenenler, ibadetini ona göre yapanlar çıkmış. İlk cami 1957’de yapılmış. İkincisi ise 1959’da. Babam, anam, dedem Alevi-Bektaşi idiler. Alevilikle ilgili inançlarını eksiksiz yerine getirmeye çalışırlardı.
Ben Alevi değilim. İslam’ın ve Kuran’ın kurallarına, emirlerine uygun olarak ibadetimi yerine getirmeye çalışıyorum.”
Şahhüseyinoğlu kitabında Dereli’nin nüfusunun 145 olduğunu belirterek, iki büyük caminin yapılışının asimilasyonda ne denli etkili olduğuna dikkat çekiyor.
Alevi toplumuna yönelik büyük asimilasyon hareketi özellikle siyasal amaçlı din istismarının yoğunlaştığı, devletin bizzat kendi eliyle şeriatı besleyip büyüttüğü Menderes iktidarlarının başlangıcı olan 1950’li yıllara dayanıyor. Karaşar Alevi köylerinde yoğun bir şekilde yaşanan asimilasyon politikalarına rağmen Aleviliğin inatçı bir şekilde direndiğini, gençlerin kendi kimliklerine sahip çıkmada belirli bir duyarlılık gösterdiğini yazıyor Şahhüseyinoğlu.
Karaşar Alevi köylerinde camilerin yanı sıra cem evlerinin de bulunması bu direnci pekiştiriyor.
Kitapta Karaşar köylerinde Alevi inanç ve ibadetine dair örneklere yer veriliyor. Karaşar’da Musahiplik Cem Töreni, Karaşar’da Dikir(ölü) ve Düşkünlük Cemi, cemlerde söylenen nefesler bazı başlıklar.
Yine yörenin Bektaşi inanç önderlerinden Zeynel Uslu (Halife Baba), Hasan Efe (Halife Baba), Ali Doğan (Baba), Hüseyin Yörük (Baba) ve İbrahim Çakır (Baba)’la yapılan kısa söyleşilerde Karaşar yöresindeki Alevilik-Bektaşilik ele alınıyor.
Karaşar’da halk inançlarının da ele alındığı çalışmada yörenin Alevilerce kutsal kabul edilip ziyaret edilen yatır/ziyaretleri hakkında da bilgi veriliyor. Buna göre:
Karaşar bölgesi Alevileri Karaşar yaylasında bulunan Barak Baba, Karaşar-Kuyucak yaylasının karsısındaki yüksek tepede yer alan Mürsel Baba, İmirzi Baba, Erenler Tepesi, Maya Baba, Kaygusuz Baba ziyaret ve yatırlarını kutsal görüp ziyaret ediyorlar.
Her Köy İçin Yapılabilse: Nedim Şahhüseyinoğlu’nun çalışması keşke Alevi-Bektaşi köyüne yönelik olarak yapılabilse. Bugün için özellikle kırda Aleviliğin Sünnileştirme yönünde yoğun bir kuşatma altında olduğu göz önüne alınırsa var olan durumun saptanması dahi son derece önemli bir adım oluyor. Ayrıca yapılan çalışmalar bize bilmediğimiz, görmediğimiz inançsal ve kültürel ritüeller hakkında bilgi verecektir ki bunun değeri ise hiç tartışılmaz. 40




40 Yol Dergisi, 24 Haziran 2003; Alevi Forumu, 4 Şubat 2004
S. ÖZEROL: Dirençli Eğitimci-Örgütçü ve Araştırmacı Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu, Ürün Yay. Ankara 2009, s. 164